Tartışmanın, Meclis’te Osman Durmuş’un konuşmasıyla başladığı söylenebilir ama bu durum, gerçeği tam olarak yansıtmıyor.
AKP, kendi yaptırdığı kamuoyu araştırmalarında bile yüzde 30’a düşmüş görünüyor. Taraf gazetesinde yayınlanan TSK ile ilgili iddialar, AKP’ye puan kazandırmadı. Aksine ortada bir darbe senaryosu olsa bile bunun 2002’de hazırlandığı ve 2003 başında bir plân tatbikatı olarak konuşulduğu anlaşıldı.
Üstelik sorumlu gösterilen komutanın da bu tatbikattan hemen sonra emekliye sevk edildiği de netleşti. 
Sis dağıldıkça belli oldu ki 2002’den beri AKP ve Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanlığı makamında bulunan üç orgeneralle aslında hiçbir sorun yaşamamış. Sorun AKP’ye karşı ordunun içindeki tepkilerin yumuşatılması imiş!
Tayyip Erdoğan, Hilmi Özkök’e “Hocam” diyordu, Yaşar Büyükanıt ile Dolmabahçe mutabakatında bulundu; 27 Nisan bildirisi ile 10 puan kazandı. İlker Başbuğ ile paslaştıklarını da kendisi söylüyor. Nitekim paslaşmanın sonuçları alınmaya başlandı.
Bunlar ortaya çıkınca, muhalefete yönelik suçlamaların hiçbir anlamı kalmadı. Net bir şekilde ortaya çıktı ki AKP ne yapıyorsa Genelkurmay Başkanları’nın desteği ile yapıyor.
Bu da halk nezdindeki mağdur görünümlerini zedeledi.

* * *

AKP’nin hâlâ mağdur olduğunu göstermek için bir olay lâzımdı ama bulamıyorlardı. 2002’de hazırlanmış senaryo işe yaramayınca, Tayyip Erdoğan, üç yıl önce eşinin başına gelen bir olayı kullanmaya karar verdi ve TRT’den olayı açıkladı.
MHP, yukarıda olan biteni halka anlatmakla bir sonuca varamayacağını gördüğü için psikolojik operasyona bu defa karşı operasyonla cevap verdi ve bir AKP il başkanının Tayyip Erdoğan’ı peygamber olarak nitelendirmesini Osman Durmuş vasıtası ile Meclis kürsüsüne getirdi.
Tayyip Erdoğan, kurduğu başörtüsü mağduriyeti oyunu bozulmaya başlayınca öfkelendi ve MHP’ye saldırmaya başladı.
Erdoğan’ın MHP’ye saldırmasının asıl sebebi, AKP tabanının MHP’ye kaymasıdır. Bütün kamuoyu araştırmaları MHP’nin yüzde 20’ye ulaştığını gösteriyor. MHP, bu beş puanlık farkı herhalde CHP’den almıyor; AKP’den alıyor. Tayyip Erdoğan, oyların MHP’ye akışını frenlemek için ısıttığı başörtüsü operasyonunun Osman Durmuş tarafından bozulduğunu görünce, doğrudan MHP’ye saldırmaya, hakaret etmeye başladı.

* * *

Erdoğan, “MHP, o gün DSP’nin ANAP’ın kuyruğuna takıldı. Bugün de CHP’nin kuyruğuna takılmış, CHP gölgesinde, CHP’nin kanatları altında geçinip gidiyor. O gün Milliyetçi Hareket’e, MHP’ye verilen oyları, DSP’nin ANAP’ın hizmetine peşkeş çekenler, bugün de yine benim MHP’ye oy vermiş vatandaşımın iradesini CHP’ye teslim ediyorlar. CHP’nin statükocu, milletten kopuk, elit, hırçın ve kışkırtmacı siyaseti, MHP yönetimine sirayet ediyor. MHP de CHP gibi her geçen gün halktan, halkın hassasiyetlerinden kopuyor, halkın kutsal değerleriyle alay edecek kadar milletine yabancılaşıyor”  derken AKP tabanının MHP’ye kaymasını durdurmaya çalışıyor. Partililere  “Bunları halkımıza anlatın” derken de seçim kampanyasının düğmesine basmış oluyor.
CFR’nin gizli memorandumunu parti programı yaparak kurulmuş, laikliğe karşı eylemlerin odağı olmaktan mahkûm edilmiş bir parti olan AKP, Genelkurmay Başkanları’nın verdiği destek olmasa çoktan tarihe karışırdı.
Bence siyasete asıl darbe budur.