AKP'nin 'Anayasa ihlali' karnesi

AKP'nin 'Anayasa ihlali' karnesi
Meclis Başkanı Binali Yıldırım'ın İstanbul'dan aday gösterilmesi 'Anayasa ihlali' tartışmalarını gündeme getirirken, hükümetin daha önceki benzer hamleleri de yeniden gündeme geldi.

TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı "Anayasa ihlali" açısından tartışma konusu oldu.

AKP’de, Yıldırım’ın istifasına gerek olmadığını savunanlar açıkça "Anayasa’da böyle bir yasak var ancak yaptırımı yok" diyor. AKP içinde genel kanı, "yaptırımı olmayan bir yasağa uymanın çok da şart olmadığı" yönünde.

Oysa Anayasa’nın 94'üncü maddesini temel alan muhalefet partileri ve hukuk çevreleri Binali Yıldırım’ın TBMM başkanlığından istifa etmek zorunda olduğu konusunda ısrarlı.

Tüm muhalefet partileri, Binali Yıldırım’ın istifa etmemesi halinde "AKP’nin bir kez daha Anayasa ihlalinde bulunduğunun tescilleneceği", 31 Mart yerel seçimine giden süreçte AKP’nin meclis başkanlığını da kullanarak 'yine haksız rekabet' yaratacağı görüşünde hemfikir.

"ANAYASA İHLALLERİNDE YENİ DÖNEM AÇILDI"

DW Türkçe'nin haberine göre, Anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, 7 Haziran 2015 seçimlerinin, 1 Kasım 2015’te tekrarlandığını hatırlatarak sonrasında yaşanan 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından gelen OHAL koşullarının 'Anayasa ihlalleri'nde yeni bir dönem açtığını belirtti.

Kaboğlu 16 Nisan 2017’deki Anayasa değişikliği referandumu ile birlikte Türkiye’nin parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişinin başladığını belirtirken, bu geçişe uygun yasal düzenlemelerin hiçbirinin yapılmadığına dikkat çekti.

Prof. Dr. Kaboğlu, "Böylelikle Türkiye'de tam anlamıyla bir anayasasızlaştırma harekatı yaşanmıştır. Yasama, yürütme ve yargı üçgenindeki denge tamamen ortadan kaldırılmıştır" dedi.

Anayasa hukukçusu Kaboğlu, yeni sistem gereğince cumhurbaşkanının atamasıyla oluşturulan bakanlar kurulu kararlarıyla, cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle, alınan seçim kararlarıyla 'Anayasa ihlali' yapıldığına işaret etti.

Kaboğlu, Anayasa değişikliğine göre uyum yasaları hazırlanmadığı halde seçim kararı alınmasının (24 Haziran genel seçimi), Anayasa'ya aykırı olduğu gibi, uyum yasalarını kanun hükmünde kararname yoluyla düzenleme yolunun da yine anayasaya aykırı olduğunu söyledi.

YSK'DAN "İHLAL" SESİ

16 Nisan’da düzenlenen Anayasa değişikliği referandumunda Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) mühürsüz oy pusulalarının geçerli kabul edilmesine ilişkin kararı, itirazların yanı sıra  'Anayasa ihlali' açısından da büyük tartışmaları beraberinde getirmişti.

Referandumda usulsüzlük yapıldığına dair itirazların tamamı YSK tarafından reddedilmişti. YSK’daki 11 üyenin 10'u itirazları kabul etmezken, 1 üye ise seçimlerin yenilenmesi konusunda görüş bildirmişti. 

Seçimin yenilenmesini isteyen YSK üyesi Cengiz Topaktaş, kararının gerekçesine "Oyların mühürsüz olması referandumu yargı denetiminden çıkarır. 98. ve 101. maddelerde seçmen pusulası ve zarfların mühürlü olması şartı vardır. Anayasa'nın 79'uncu maddesi, seçimlerin yargı denetiminde yapılacağını hüküm altına almıştır. Burada Anayasa'nın ihlali söz konusudur" şeklinde muhalefet şerhi koymuştu. Ancak, itirazlar ve şerh AKP hükümetince hiçbir şekilde dikkate alınmadı.

İlgili Haberler