Cemaat, darbe yapabilir mi?

Tayyip Erdoğan, NTV’nin sorularını cevaplandırırken,  “Paralel Yapı” nın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sızdığı ve bazı sayıların verildiği yönündeki söylemlere yönelik soruya;

 “Türk Silahlı Kuvvetleri’nde paralel yapı yoktur tezinin doğru olduğuna da inanmıyorum. Çünkü bunların sızmadığı yer yok. Bütün kurumlara sızdılar. Kendilerini kamufle etmesini gayet iyi biliyorlar. Dolayısıyla, süreç içerisinde zaten bunlar da ortaya çıkacaktır ve çıkıyor. Bu rakamları verenler neye dayanarak veriyor onu bilemiyorum ama ’yok’ ifadesini doğru bulmuyorum; muhakkak vardır diyorum ama bu ne kadardır, nerededir bu ayrı konu. Onu biraz da zaman gösterecek diye düşünüyorum”  cevabını verdi.

***

Konuyla ilgili ilk bilgileri arkadaşımız Yavuz Selim Demirağ, Yeniçağ’da yazmıştı. Son olarak Kırmızı Kedi Yayınları arasında çıkan  “İmamların Öcü”  adlı kitabında da konuyu daha geniş anlatıyor:

-MİT Müsteşarı Hakan Fidan, paralel yapının ordu içinde mesafe katettiğini söyleyince Tayyip Erdoğan, ’Araştırın liste yapıp getirin. Genelkurmay Başkanı’ndan bunları uzaklaştırmasını, atmalarını isteyelim’ talimatı verdi. (...) İlk etapta iki bin kişilik bir liste oluşturuldu. (Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bu bilgiyi, ’Binden fazla kişiyle ilgili ihbar gelmiştir. Soruşturmalar başlatılmıştır’ diyerek doğruladı.) Fidan, iki bin kişilik listeyi Başbakan Erdoğan’ın önüne koydu. Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ile baş başa görüşerek listeyi verdi. Özel, Başbakan’ın çantasından çıkardığı dosyayı dikkatle inceledi. ’Sayın Başbakanım, burada somut bilgi yok. Delillendirilmemiş bir çalışma. Hukuken bir şey yapmak mümkün görünmüyor’ anlamında bir şeyler söylese de Erdoğan kestirmeden ’Kurum, sizin kurumunuz. Bir şeyler bulun. Sanki onlar Silivri’de kanıt mı koydu. Arkadaşlarınızla istişare ederek bir çare bulun. Bunlar Emniyet’i ne hale getirdi Allah korusun, ordumuzu da bozarlar’ türünden sözlerle toplantıyı bitirdi. (...) Özel, konuyu, komutanlarla görüşürken, Hulusi Akar, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmeyi teklif etti. Gül, de görev süresinin sona ermekte olduğunu belirterek konuyu Tayyip Erdoğan ile çözümlemelerini tavsiye etti.

***

Yavuz Selim Demirağ, kitabın tam burasında,  “Necdet Özel, paralel yapı ile mücadele edebilir miydi? Özel’e şantaj mı yapılıyordu?”  diyerek Erdoğan’ın  “Bunların elinde şantaj kasetleri var. Bu devletin en tepesinden en aşağısına kadar... Cumhurbaşkanının da şantaj kaseti var, benim de vardı. Genelkurmay’ın da vardı”  sözlerine ve Özel’in İngiltere yıllarında başından geçen bir olaya atıfta bulunuyor.

Erdoğan, NTV’de de  “şantaj”  iddiasını tekrarladı.

***

Demirağ, TSK’da soruşturmanın hâlâ sürdüğünü ve bir neticeye varılamadığını anlattıktan sonra, “TSK, darbe yapar mı?”  başlığı altında, Ergenekon sanıklarından Yarbay Mustafa Dönmez’in, Ulusal Kanal’daki bir program sırasında  “Cemaat, Emniyet’ten ziyade TSK’da etkin ve köklüdür. Eğer TSK’da tasfiye kararı alınırsa, cemaatin maşaları bir bahaneyle darbe yapar”  sözlerini hatırlatıyor ve kendisine tekrar sorduğunda Dönmez’in  “Evet, TSK’da kümelenen, özellikle personel ve istihbaratta yuvalanan, askeri yargıda kök salan cemaat, ciddi bir soruşturma durumunda resmen darbe yapar. Hükümeti de bir bahaneyle görevden uzaklaştırır”  dediğini belirtiyor.

Demirağ, programdan hemen sonra Ulusal Kanal’a gelen ünlü yazar Nihat Genç’in de  “Desenize Atatürkçülük adına, terörün tırmanması ve Suriye bahanesiyle yeni bir darbeyle karşılaşabiliriz”  değerlendirmesi yaptığını, Dönmez’in  “Atatürkçülük maskesi dahil her türlü bahaneye sığınabilirler”  dediğini bildiriyor.

Kitabı okuduktan sonra, Tayyip Erdoğan’ın kendisine ve çevresine yönelik soruşturma girişimlerini neden  “darbe”  diye nitelendirdiği ve neden bu kadar endişelendiği daha iyi anlaşılıyor.

Yazarın Diğer Yazıları