Erdoğan'ın gizli telefon görüşmeleri kimin elinde?

“Ergenekon” soruşturması kapsamında Aydınlık dergisi ve Ulusal Kanal’da aramalar yapıldı. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, sabah saatlerinde Aydınlık dergisi ve Ulusal Kanal binalarına gelerek arama yapmaya başladı. Aydınlık dergisi çalışanı 2 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi.
Aramanın gerekçesi olarak, Aydınlık dergisinin son sayısında çıkan bir haber gösteriliyor.
Peki Aydınlık dergisinin son sayısında ne vardı?
Recep Tayyip Erdoğan ile Mehmet Ali Talat arasında 2004 yılında yapılan bir telefon konuşması vardı.
Dolayısıyla Başbakanın telefon kayıtlarının gizlice kaydedildiği öne sürülüyor.
Demek ki yayımlanan haber doğru!

* * *

Konuyu bir basın açıklaması ile kamuoyuna duyuran İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, telefon konuşmasının kendilerine elektronik posta yoluyla ulaştığını söylemişti. Savcılık, Aydınlık dergisinin bilgisayarlarında herhalde bu mektubu arıyor.
Böylece mektubun hangi adresten gönderildiği bulunacak. Oysa, mektubu gönderen, tedbirini de almıştır. Ev veya işyeri telefonuna bağlı bir bilgisayar kullanmamıştır!
Dolayısıyla arama yapmaya hiç gerek yoktu. Ayrıca Telekom üzerinden de mesajın hangi adresten gönderildiğini tespit etmek mümkün bildiğim kadarıyla!

* * *


Görüşmede Erdoğan, Talat’a ne diyor?
“Bir numarayla artık dalaşma, o artık bitmiştir!” diyor.
Denktaş ve Talat için dalaşmak fiilini kullanıyor!
Erdoğan ayrıca “Devlet mevlet işini biz hiç dile getirmeyelim” diyor, Talat anlamıyor, Erdoğan tekrar “Yani iki devlet olarak tanınmamız lazım, şudur budur bunu hiç dile getirmeyelim” diye açıklıyor.
Erdoğan bu telefon görüşmesini yalanlayamadı.
Kimbilir Aydınlık dergisinin elinde başka telefon görüşmelerinin de bulunup bulunmadığından endişelidir.
Savcılık da belki bunu araştırıyordur.

* * *


Biliyorsunuz, Aydınlık dergisi daha önce de Karen Fogg’un elektronik posta ile yazdığı mektupların neredeyse tamamını yayımlamıştı. Karen Fogg’un Türk tarihinin hakkından gelmek isterken bunu kimlerle beraber yapmak istediği ortaya çıkmıştı.
Dergi sorumluları bu habercilik olayından dolayı mahkemeye verilmiş, yargılama sonunda beraat etmişlerdi.
Türkiye, her önemli haberden sonra gazetelerde, televizyon kanallarında arama yapılabilen bir ülke haline geldi.
2004 yılında Erdoğan ve Talat’ın telefonda konuştuğu sözler bir sır değil aslında! Bütün uygulamaları telefonda konuştukları gibiydi. Fakat şimdi, KKTC’yi nasıl pazarladıkları delilleriyle ortaya çıkmıştır.
Hiçbir savcılık soruşturması, arama, tarama bu gerçeği değiştiremeyecektir.

* * *


Bir de şu durum var!
Bazı gazeteler ve gazetecilerin, mahkeme kararı olmadan dinlendiği ve bu görüşmelerin dava dosyalarında delil olarak kullanıldığı ortaya çıktı. Peki bu dinlemeler de yasadışı olduğuna göre dinlemeyi yaptıran ve yapanların evlerinde ve iş yerlerinde arama yaptırılacak mıdır?
Özgürlükler ve demokratik açılımlardan bahsediyorlar da hani!

Yazarın Diğer Yazıları