Işığım oldunuz…

Işığım oldunuz…

Sağlığıma kavuşmanın ikinci yılına girerken uzun süredir yazmak isteyip fakat bir türlü yazamadığım bu anlamlı yazıyı kaleme almak ancak bugüne kısmet oldu. Çok çetrefili, zor günler, haftalar hatta aylar geçirdim. Çaresiz kalmak nedir bilir misiniz? Yaşayanlar ancak anlayabilir çaresizliği...

Öyle yavaş yavaş görememek değildi benimkisi, ani bir görme kaybı yaşadım. Her zamanki gibi o gün de çok keyifle hazırlanıp işe gitmek için evden çıktım. İşyerime vardığımda arkadaşlarım her zamanki gibi kahvaltı yapıyorlardı. Ohh çok şanslıyım kaynanam beni seviyormuş klasik espri yaptıktan sonra bir parça simit alıp hemen bilgisayarımın düğmesine bastım. Ekran açıldı fakat masaüstündeki dosyaların isimlerini okuyamıyordum. Hay aksi biri benim bilgisayarımla mı oynamış diye yüksek sesle söylendim. Müdürüme seslendim gelip baktı ve her şey normal bir sorun yok deyiverdi. Bir terslik vardı ve okumakta zorluk çekiyordum. Yazıları ancak on beş punto büyüklüğünde okuyabiliyordum. Hemen randevu aldım ve diğer gün hastanenin yolunu tuttum. Sıra bana geldiğinde doktor ekrandaki yazıları okumamı istedi fakat okuyamıyordum ya da yanlış telaffuz ediyordum. Muayene bittikten sonra hocam durum nedir diye sorduğumda ise hiç tereddütsüz sende körlük başlamış dedi. Yok canım olamaz nasıl olur ya bir an afalladım ve kabullenemezsem bile birkaç doktora gitmeden moralimi bozmayacaktım ve arayışlarım başladı. Gitmediğim devlet hastanesi kalmadı neredeyse. Altı doktor da aynı teşhisi koyup hatta çaresinin olmadığını söylediler. Artık tamamen yıkılmış durumdaydım ve hiçbir şey tat vermiyordu. Sanki hayatım elimden kayıp gitmişti… Umudum tükenmişti resmen çok çaresiz hissediyordum kendimi. Adım adım karanlığa gömülmek çok korkunç geliyordu.

Dünyam yıkılmıştı… Genç yaşta körlük mü olur? kabullenemiyordum bir türlü ve isyan etmeye başladım. Kara kara düşünürken yine iş arkadaşım Nafi Şahin namıdeğer Maviş, “Benim doktorum var bir de ona git istersen çok iyi bir göz doktorudur kendisi.” Peki dedim çaresiz ve umutsuzca... Diğer gün soluğu özel hastanede çalışan doktorun yanında aldım. Muayene bittikten sonra bir an göz göze geldik ve gözlerindeki o acı dolu ifadeyi gördüm sessiz kalmayı tercih ettim. Ama o pes etmedi bir daha damla sıktı gözlerime ve tekrar inceleyerek muayene etti bu defa sevinçle gözlerimin içine bakarak buldum dedi. Hocam dedim siz de mi? Kör olacaksınız diyecektiniz alıştım ben siz yedinci doktorsunuz. Evet dedi ve ekledi asıl teşhisi bulmak için çabaladım ve buldum. Doğuştan gelen bir rahatsızlık imiş göz arkasındaki leke büyüdüğü için göz ışığına gölge yaptığından dolayı körlük gibi görünüyor dedi. Elimi tuttu ve özel iki tane hastane önerdi orada sağlığına kavuşabilirsin, sakın üzülme ben de elimden geleni yapacağım dedi sevgili Şükran hocam. Bir nebze de olsa sevinmiştim en azından tedavisi varmış diye. Yüreğime ilk umut ışığı eken değerli Şükran hocama teşekkürler.

Süreç başlıyor

Zaman kaybedemezdim hocamın ilk tercih ettiği hastaneye gittim. Oradaki doktor da kontrol ettikten sonra Şükran hocamın teşhisini onayladı ve zaman kaybetmememi söyleyerek beni muhasebeye yönlendirdi. İşte bir kez daha yıkıldım. İnanılmaz yüksek meblağlı bir fatura çıkardılar ve çaresizliğimin ikinci adımı başladı bile. Yol boyunca çözüm üretmeye başladım. O kadar krediyi banka bana veremezdi zaten ailemin durumu da ortada ve ilk günden çırpınmaya başladım. Bir yandan dünyayı karanlık görmek istemiyorum diğer yandan da çaresizlik… Düşünsenize hayatınızın en güzel çağında karanlığa mahkûm olmak… Korkunç bir duygu. Zaman daralıyor ve çaresizliğim daha da büyüyor. Tam o sırada telefonum çaldı nasılsın ne yapıyorsun yarım ağızla iyiyim deyiverdikten sonra, sana bir kitap attım biraz acil hemen bitirip atarsan matbaaya göndereceğim dedi sevgili Özcan Erdoğan. Özcan ve ailesi benim ikinci ailemdir uzun süredir birlikte çalıştığım çok değerli bir insan. Yapamam dedim kendisine, nasıl yani? dedi ve sorunumu anlattım resmen elli ayağı boşaldı ve bir an sustu afalladı ve sakın üzülme bir şekilde hal ederiz sen işi düşünme. Benim için olağanüstü bir çaba harcayarak etrafında tanıdığı edebiyat hocalarına kadar ulaşıp karınca kararınca destek topladı. İlk kampanya oluşumunu başlatan Özcan Erdoğan, Ali Geçgin ve onlarla birlikte katkı sunan isimsiz kahramanlarım iyi ki varsınız. İzmir’de yaşayan ve çok sevdiğim arkadaşım Ayfer Akdeniz’in üstün çabasını asla unutamam teşekkürler canım arkadaşım.

Umutlar filizleniyor

Yakın akrabam olan ve sosyal farkındalık yönünde çalışmalar yapan duyarlı bir yüreğe sahip Ali Cenap Fırat’a durumu izah ettim. Kendim için asla kimseden bir şey isteyemezdim. Sevgili derezam rehberim oldu bir bakıma... Üzülme dedi… Gerekirse gözlerimi sana vereceğim diyerek moral ve güç verdi. Ali Cenap Fırat hemen Avrupa’da yaşayan akraba ve arkadaşlarıma ulaşmıştı bile. Ali Cenap Fırat olmasaydı başaramazdım asla o benim sesim olmuştu ve umutlarım onunla filizlenmeye başladı. Gözlerime ışık olmak için gösterdiğin bu üstün çaban için çok teşekkürler sevgili Ali Cenap Fırat. Ömür boyu unutmayacağım ilk ışığımın meşalesi oldun.

Telefonlar peş peşe gelmeye başladı. Henüz üç ay olalı gurbette giden Hıdır Güney sakın üzülme başaracağız mükemmel bir moral ve güç vermişti. Birlikte çok güzel anılarımız vardı sevgili Özgül Beyaz ile. Canım arkadaşım duyunca üzülüp ağlamış. Özgül, sürekli arıyordu merak etme toparlayacağız diye hep motive ediyordu. Mükemmel bir kampanya yürütmüştü sevgili arkadaşım kardeşleri Murat ve Erdener Beyaz ile birlikte… Beyaz ailesinin bu çabaları beni onure etmişti. Bir teşekkür de Beyaz ailesine ve Hıdır Güney’e. Çok sevdiğim ve değer verdiğim akrabam Turabi Fırat ve Gülseven Kalçin’e de katkılarından dolayı müteşekkirlerimi iletiyorum.

Sevgili Sevim Ürper mükemmel bir motivasyon kaynağım oldu. Sık sık arardı moral verirdi ve çok özel bir insan sevgili Sevim. Canım arkadaşım göz nurum için seferber oldun, asla unutmayacağım emeğini, çabanı ve sıcak gülüşünü. Hiç zaman kaybetmeden çevresinde hummalı bir yardım kampanyası yürüttü ve yüreğime büyük bir umut ekti. Çok az kalmıştı başaracaktık. Sevgili Sevim sana ve arkadaşlarına ne kadar teşekkür etsem az biliyorsun, şunu unutma bu gözlere ışık verdiniz karanlıktan aydınlığa kavuşturdunuz…

Yıllar sonra ailemizi asla unutmayan duyarlı, çalışkan ve başarılı özü sözü güzel insan Kadim Eroğlu son kurtarıcım oldu resmen. İlk telefonda konuştuğumuzda inanılmaz derecede güç vermişti ve hep birlikte başaracağız asla aydınlığını kaybetmeyeceksin diye. Çok acil bir şekilde durumu kurtaracak ve bana lazım olan meblağı toparlayabilecekti sevgili Kadim. Yüreği güzel insan, aydınlığıma kavuşmanın son mimarı sen ve arkadaşların oldunuz. Artık istediğimiz meblağı bulmuştuk operasyon zamanı. Bu süreçte beni yalnız bırakmayan, maddi ve manevi katkı sunan yüreği güzel insanlar haliyle olumlu ve güzel haberler almak istiyorlardı.

Başarının adı Prof. Dr. Çağatay Çağlar

Prof. Dr. Çağatay Çağlar hocamla görüştük operasyon için hemen yarın sabah gel dedi. En riskli göz olan sağ gözümden ameliyat oldum. Prof. Dr. Çağlar hocam ameliyat esnasında operasyonun yüzde doksan başarılı geçtiğini söylese de hâlâ tedirgindim. Ta ki ertesi sabah bandajım çıkıncaya kadar… Mükemmel bir operasyona imza atan Prof. Dr. Çağatay Çağlar, çok riskli olmasına rağmen başarmıştı. Hem leke temizlenmişti hem de göz merceği itina ile takılmıştı. İki hafta sonra da diğer gözümden ameliyat oldum ve sonuç olarak Çağatay Çağlar hocam inanılmaz bir başarı ortaya koymuştu. Zaten sağ gözümün bandajı açıldıktan sonra ilk işim telefonu elime alıp rehberdeki isimlere bakmak oldu, neredeyse çığlık atacak kadar sevinçliydim. Hiç zorluk çekmeden isimleri okuyabiliyordum. Resmen çocukluk yaştaki göz aydınlığı gibi bir ışığa sahip olmuştum. Katkı sunan kahramanlarıma bu güzel haberi paylaşmanın ayrıca gururunu yaşamak olağanüstü bir duyguydu.

Kocaman bir umut oldunuz

Dayanışma ruhu yaşatır, küçük bir damla ile başlayan birliktelik umutların yeşermesine vesile olur ve hayata sımsıkı bağlar insanı. Benim hikâyem bunun en büyük ve canlı örneği. Bu operasyondan sonra şunu düşünmeden edemedim. Ne kadar güzel izlenim bırakmışım yüreklerde oysaki. Benim için gösterdikleri ve ortaya koydukları çabalar bunun en güzel örneği. Bana ışık oldunuz, kaderimle baş başa bırakmadınız, karanlığa terk etmediniz aksine birer yıldız gibi ışıklarınızı saçtınız. Küçücük bir umut dilerken kocaman bir umut oldunuz yüreğimde. Nefes aldığım sürece asla unutmayacağım zor günümde yaptığınız bu onurlu duruşunuzu. Bir yaprak iken sizlerle kocaman dalları olan bir ağaca dönüşmenin mutluluğu içerisindeyim. Bu benim hikâyem değil sizin başarı hikâyeniz… Sizler bu hikâyenin başkahramanlarısınız. Şunu bir kez daha anladım ki hayata en önemli şey sağlık gerisi teferruatmış.

Beni tanıyan tanımayan değer veren maddi ve manevi katkı sağlayan güzel dostlar ne kadar teşekkür etsem azdır. Nefes aldığım sürece sağlığınız için duacı olacağım. İyi ki varsınız.

Yazarın Diğer Yazıları