Adı lâzım değil... "Fıkıh doktoru" diye reklam edilen biri, bir gazeteciye alenen "kâfir" dedi.

"Kâfir" demek bu kadar kolay mı?

Bu tipler istemediklerine "kâfir" damgasını vuruveriyorlar. Bugün o gazeteciye, yarın bir başkasına hoşlarına gitmeyen bir söz ettiklerinde "kâfir" diyecekler.

Onların dini kendilerinin anladığı kadar veya işlerine geldiği kadar.

Tartışma, deprem bağlantılı. Deprem deyince... 1999 depremi, sonra başka depremler "Allah''ın cezası" gösterilirken, "İslâmcı" iktidar zamanında Türkiye''yi geçin, dünyanın en büyük afetlerinden biri başımıza geldi, o kesim çıkıp da yolsuzluğunuzdan, çalıp çırpmanızdan, zamanınızda deistlerin, ateistlerin çoğalmasından, benden olan istediği gibi yesin, benden olmayan geberip gitsin demesinden bu musibetleri Allah bize veriyor, demiyorlar.

En büyük maden faciaları da siyasî İslâmcılar zamanında...

Cuma namazında şahit olduğum hâdise... Hatırlatacağım yine... Mescitte, imam, namaz öncesi konuşurken, Soma''daki faciaya dair: "Bence, kesin söylemiyorum ama sabotaj, yüzde 99 sabotaj... Dış güçler bizi zora sokmak için madende yangın çıkardılar..." demiş, ben de "Zanla konuşuyorsunuz!" diye itiraz etmiştim. ("İmama itirazım…", 18 Mayıs 2014) 

Yeni tartışmayı başlatan DİB''in Din İşleri Yüksek Kurulu. Evlat edinilen depremzede çocukları kastederek "Evlat edinen ile evlatlık arasında evlenme engeli doğmaz" fetvasını vermiş, bir gazeteci de "Yahu siz gerçekten sapıksınız anladık da Diyanet gibi bir kurumda ne işiniz var. Sapıklar. Gidin porno sektörüne girin. Atatürk''ün millete doğru düzgün din bilgisi verilsin diye kurduğu kurumu sapık muhayyileniz ile kirletmeyin." tivitini atmıştı.

İsimler üzerinden değil, sözler üzerinden gidiyoruz. Tivitler de benzer, itirazlar da...

Gazeteci bu sözleri etti diye, o "fıkıh doktoru", kürsüye çıkmış vermiş veriştirmişti. Sözleri irkiltici:

 "Siz neler düşünüyorsunuz? Pornoyla yatıyorsunuz kalkıyorsunuz, zihninizde bu var diyen bu adam ….  denilen gazeteci, Kur''ân-ı Kerîm''in bu ayetini inkâr ediyor, reddediyor, Kur''ân''a sövüyor. … Sen inanmayabilirsin, sen kâfir olabilirsin, bu noktada özgürlüğün var ama Kur''ân''a sövme özgürlüğün yok. Bunu yapamazsın… Bu ahlâksızlıklardan sonra sana diyorum ki Kur''ân''a sövdüğüne göre İslâmın çocuğu olamazsın, Kilise''nin hukuku var Kilise''nin çocuğu olamazsın… Sen kimin çocuğusun?"

O gazeteci, aşırı sözler etmiş olabilir… Siz ona "kâfir!" diyebilir misiniz?

Bir kesimin itiraz edemeyeceği ismi hatırlatacağım: "Kırkıncı Hoca" diye anılan Mehmet Kırkıncı''yı. Nurcuların önde gelen isimlerinden. Dersine yeni gelen biri "Kâfir devlet" demiş, o ise itiraz etmiş:

"Adamın bu sözünden çok rahatsız oldum ve ''Bir insana bile kâfir demek hatalı iken şu Müslüman milletin şahs-ı manevîsi olan devlete ne cesaretle kâfir dersiniz? (…) Bir insan Allah''ın indirdiği hükmü inkâr ederse kâfir olur... Aksi halde ayetlerin hükmüne inanıp da onların hükmüne göre amel etmezse sadece günahkâr ve fasık olur."

Kırkıncı Hoca''ya var mı itirazınız?!

"Fıkıh doktoru" şu hadis-i şerifi mutlaka biliyordur:

"Kim kardeşine kâfir derse, ikisinden biri mutlaka kâfir olmuştur. Eğer itham edilen kâfir değilse, küfür itham edene döner." (Buhârî, Edeb, 73; Müslim, Îmân, 26)"

***

Tartışma internet platformunda da sürüyor. Gazetemizin İcra Kurulu Başkanı Ahmet Yabuloğlu''nun tivitleri sağduyunun sesini yansıtıyor:

"Uzmanlık alanı olan din konusunda konuşması gereken adam, dini kalkan ederek bir gazeteciyle demagoji yapıp laf yetiştirmeye kalkarken seviyesizliğin dibine indiğinin de farkında mı?.. Kişilerin zürriyetini sorgulamak ve bühtan etmek senin işin mi? Sakalından utan. Ayıp!.. / Hoca dediğin, hocaya yakışan bir üslup kullanmalı.. Üslup seviyesiz ve yanlış olunca söylediğiniz doğruları da tartışılır hale getirirsiniz."

Peşin "kâfir" diyen, peşin zürriyet sorgulayan "fıkıh doktoru"nun, artık bir cevabı olabilir mi?!

Her fırsatta ekran karşısına çıkan bu kişinin "kâfir" dediği gazeteciyle tanışmam, bilişmem. Dünyalarımız da ayrı.

Birileri, ellerindeki "kâfir" yaftasını yapıştıracak hedef arayanları durdurmalı.

Yine iş Diyanet''e düşüyor. Kime "kâfir" denip denmeyeceğini izah etmeli ve peşin hükümlülerin önüne geçmeli.