Galatasaraylılar Jupp Derwall'i yere göğe sığdıramazlar. Onlara göre sadece Galatasaray'da değil Türk futbolunda da devrim yapmıştır Alman teknik adam.

Oysa yalandır bu.

Derwall'in ne olduğunu futbol tarihini şöyle bir araştıran hemen bulabilir.

Derwall aslında efsane olduğu Galatasaray'dan da kovulacaktı. Beşiktaş şampiyon oluyordu, Derwall bitiyordu. Son maçlarda Ergun Gürsoy girdi devreye. Şimdi detaylarını anlatmayayım. Araştıran bulur. Beşiktaş'ın şampiyonluğu çalındı. Bir hafta önce taşlanan Derwall de ertesi hafta omuzlara alındı.

Ben şimdi size Derwall'in asıl olayını anlatayım. Gençler bilmezler bunu.

1982 Dünya Kupası. O zamanki adı Batı Almanya olan takımın Avusturya ile maçı var. 25 Haziran. Maç 1-0 Almanya üstünlüğü ile biterse iki takıma da yarıyor. Cezayir eleniyor. Maç 1-0 bitti iyi mi? Üstelik al gülüm ver gülüm şeklinde. Google'de bile şu yazıyor hala:

"Batı Almanya-Avusturya maçı, 1982 FIFA Dünya Kupası kapsamında 25 Haziran 1982 tarihinde İspanya'nın Gijón şehrindeki El Molinón Stadyumu'nda oynanan ve Avusturya karşısında 1-0'lık Batı Almanya galibiyetiyle sonuçlanan karşılaşmadır. Bu maç, tarihe kara bir leke olarak geçmesinin yanında futbolda kural değişikliğine gidilmesine yol açan maçlardan biri olmuştur."

Onun için şimdi Konyaspor-Galatasaray maçından bir şey bekleyen Fenerbahçelilere gülümseyerek bakıyorum.

O maç sabaha kadar berabere biter. Hiç boşuna umutlanmayın. Bu sonuç iki takımın da işine geliyor çünkü. Derwall ruhu içlerine işlemiş bunların. İsterseniz tarihi şöyle bir araştırın.

Bir de size yıllar önce Milliyet gazetesinde yazdığım bir haberi anımsatayım. İçinden bir bölüm alıyorum. Aynen şöyle:

"O sezon (1986) Beşiktaş ile Galatasaray şampiyonluk yarışında... Teşvik primi dedikoduları almış başını gitmiş...
Sert açıklamalar yapılıyor peş peşe...
İşte o sırada şampiyonluğun gittiğini anlayan Galatasaray'ın başındaki Derwall, (Türkiye'yi ne kadar tanıyorsa) Beşiktaş hakkında ipe sapa gelmez iddialarda bulunmuş.
Gözler Beşiktaş'ta...
Açıklama bekleniyor...
Öyle bir açıklama olması isteniyor ki camiadan; yerle bir olmalı Alman!
Ama Süleyman abi (Seba) buna taraftar değil. "Şeyi şey etmeyelim" diyor da başka bir şey demiyor. Sonunda bir deklarasyon yayınlamaya razı ediyorlar onu. Deklarasyon yayınlanmasına yayınlanıyor da... Ne tatmin eder camiayı, ne de manşet olur gazetelerde...
İlker (Ateş) abi, "Yürü Gürel, Şeref Stadı'na gidelim. Bir şeyler çıkarabiliriz oradan" dedi; rahmetli Yusuf Noberi her yere yürüyerek gittiği için o büyük çantasıyla zaten orada...
Daha dün olmuş gibi hatırlıyorum...
Süleyman abi orada... Beşiktaş'ın bana göre hala "yıldız" olan efsane yöneticisi Metin Keçeli orada... Çocukluğumda hayran olduğum, evimde posteri asılı olan unutulmaz sağbek Zekeriya Alp, "Genel Kaptan" olarak orada...
İlker abi diyor ki; "Süleyman abi, deklarasyon Derwall'in açıklamaları karşısında hafif kalıyor. Daha net bir yanıtınız olmayacak mı?"
"Yok İlker" diyor Süleyman abi; "Bırakalım da futbolu futbolcular sahada oynasın. İki güzide kulübümüze böyle şeyi şey yapmak şey olmaz!"
İkna edemiyoruz...
Yusuf abi fotoğraflarımızı çekmiş ama elde deklarasyondan başka malzeme yok!
Antrenman bitti...
Süleyman abi en önde, biz arkasında çıkıyoruz Şeref Stadı'ndan...
O sırada Zekeriya abinin sesini duyuyorum; Metin abiyle "Bu Derwall ne konuşuyor ki? Kendisi şikeleriyle meşhur değil mi?"
Metin abi de onaylıyor onu kafasıyla... Derwall'in 1982 Dünya Kupası'nda teknik direktörü olduğu Batı Almanya'nın Avusturya ile oynadığı maçı hatırlatıyorlar; tarihe kara leke olarak geçen maçı..."