Mahfi Eğilmez ekonomide son durumu açıkladı. Dedikleri çıkarsa ekonomiyi Sadık abi de kurtaramayacak

Mahfi Eğilmez ekonomide son durumu açıkladı. Dedikleri çıkarsa ekonomiyi Sadık abi de kurtaramayacak
Ünlü ekonomist Mahfi Eğilmez, 2024 yılına yönelik enflasyon tahmininde bulundu. Eğilmez, enflasyonun baz etkisiyle kısa süreli düşüş yaşasa da tekrar yükseleceğini açıkladı. Eğilmez'in söyledikleri çıkarsa Türkiye ekonomisini, Merkez Bankası Başkanının 'danıştığı' Sadık abi de kurtaramayacak.

Türkiye 2024 yılına büyük bir ekonomik kriz ile birlikte giriyor. Merkez Bankası’nın aldığı kararlar dövizdeki ateşi bir türlü söndürmezken, enflasyon da vatandaşın belini bükmeye devam ediyor.

Ünlü ekonomist Mahfi Eğilmez de yeni yılda enflasyonla ilgili analizlerde bulundu. Kendi kişisel sitesinden ‘Enflasyon Düşecek mi?’ başlığıyla bir yazı kaleme alan Eğilmez, 2024 yılına ilişkin tahminlerde bulundu.

Eğilmez, 2024 yılında enflasyonun baz etkisiyle kısa süreli düşüşler yaşasa da daha sonra yeniden yükseleceğini yazdı. Bugüne kadar uygulanan para politikalarının yanlışlığından bahseden Eğilmez, eskiye dönüş için para ve kur politikalarında 3 farklı yöntem denendiğini ancak başarılı olunamadığını ifade etti.

İşte Eğilmez’in ‘Enflasyon Düşecek mi?’ başlıklı yazısından satırbaşları;

Bu yılın tam ortasına gelindiğinde uygulanan para politikasının yanlışlığını, daha doğrusu bu politikanın yarattığı hızlı enflasyon artışıyla ülkeyi çıkmaz sokaklara sürüklediğini fark eden siyasal iktidar politika değişikliğine gidilmesi için ekonomi yönetiminde değişikliğe gitti.

Türkiye’de enflasyon hem talep hem de maliyet etkilerini taşıyor. Yüksek enflasyonun yarattığı paradan kaçış ve öne çekilmiş tüketim etkileri sonucunda talep canlılığı görülüyor. Bunu çevremizdeki restoranların, kafelerin, AVM’lerin doluluğundan, alış verişin canlılığından ve trafiğin durumundan gözlemleyebiliyoruz. Enflasyondaki yükseliş ve bütün çabalara karşın devam eden döviz talebi kurların artmasına, bu da maliyetlerin yükselmesine ve maliyet enflasyonuna yol açıyor.

Eskiye dönüş için para ve kur politikaları alanında şimdiye kadar üç önemli adım atıldı: (1) Politika faizi yüzde 8,5’den tedrici olarak yüzde 42,5’e yükseltildi. Buna paralel olarak bankaların mevduat faizleri yüzde 50’nin hemen altında bulunuyor. Banka mevduat faizlerinin yüzde 10’lardan buraya geldiğine bakarsak önemli bir artış olduğunu söyleyebiliriz. (2) Kur korumalı mevduat hesabının (KKM) yavaş yavaş tasfiyesine girişildi. Faizlerin artırılmasının KKM’den çıkışla birlikte yeniden dövize dönülmemesini kısmen sağladığını belirtebiliriz. (3) Merkez Bankası döviz talebini ve genel tüketim talebini sınırlandırmak için likiditeyi düşürmeye yönelik olarak açık piyasa işlemlerine başladı. Banka, bu amaçla Türk Lirası depo alım ihaleleri düzenleyip piyasadaki para miktarını azaltmayı ve oradan giderek talebi düşürmeyi hedefliyor.

Enflasyonu denetlemek için para politikası yeterli değil. Her ne kadar son yıllarda asıl araç olarak para politikası kullanılsa da maliye politikasının para politikasıyla çelişmemesi, aynı amaca hizmet edecek şekilde biçimlendirilmesi gerekiyor. Faizlerin artırıldığı, piyasadan likidite çekildiği, KKM hesaplarının tasfiyesine çalışıldığı bir ortamda kamu kesiminin harcamalarının artması para politikasının etkisini azaltıcı gelişmelere yol açar. Benzer şekilde bozucu bir etki de fiyatların içine giren KDV gibi ÖTV gibi dolaylı vergilerin oranlarının artırılmasıyla ortaya çıkar. Enflasyonla mücadelede en önemli bileşenlerden birisi kayıt dışı ekonomiyi hedefe almaktır. Böylece yeni dolaysız vergiler koymadan ya da dolaysız vergilerin oranlarını artırmadan daha geniş bir kesim vergilendirilmiş olur. Bu, enflasyonla mücadele açısından etkili olacağı gibi aynı zamanda haksız rekabeti önlemek ve devlete ek gelir kaynakları bulmak açısından da önemlidir.

Enflasyonla mücadele için şu ana kadar alınan tek anlamlı önlem faizi yavaş yavaş yükseltmek. Orada da gerçek enflasyon açıklananın en az iki katı olduğu için artırımlar fazla etkili olamıyor. Mesela kamu kesiminin israf ölçüsündeki harcamalarının kısılmasına yönelik hiçbir düzenleme söz konusu değil. Bir başka ifadeyle maliye politikasının para politikasına yardımcı olmadığı görülüyor. Yapısal reformlara hiç girilmedi zaten.

Enflasyonun düşürülebilmesi için para ve maliye politikasının birlikte yürütülmesi gerekiyor. Bir yandan talebi düşürecek para politikası önlemleri devreye alınırken öbür yandan büyümeyi yüksek tutmak için talebi artıracak kamu harcamaları yapılması halinde para politikasının olumlu katkısı da yok oluyor.

Bu gidişle enflasyon, baz etkisiyle düştükten sonra yeniden yükselir.

İlgili Haberler