Nevşehir valisi ne yapmalıydı?

Nevşehir'deki yürüyüş tartışmasına girmedim çünkü 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, bir siyasi partinin bayramı değildir. Yürüyüş yapılacaksa herhangi bir parti değil, valilik veya belediye düzenleyebilirdi.

Sonuçta vali, CHP milletvekilini ve il başkanını davet ederek kamu güvenliği gerekçesiyle izin verilmeyen yürüyüşün yapılabileceğini söyledi. Gerçi izin vermese de yürüyüş yapılacaktı ama valiye düşen, böyle bir talep olduğu zaman, "Cumhuriyet bayramını hep birlikte kutlayalım. Yürüyüşü parti adına değil valilik adına düzenleyelim. Cumhuriyet, bütün halkımızın ortak değeridir" demekti!

Tabii böyle bir öneri akıllarına gelmiyor çünkü onları vali yapan iktidar cumhuriyetle hesaplaşma ideolojisinin ürünüdür. Zaten, Cumhuriyet bayramında cumhuriyete saldıran yandaşlarını, sessiz kalmak suretiyle teşvik ediyorlar.

Aslında, Cumhuriyet değerlerine, Atatürk'e küfreden bu zavallıları hiç muhatap almamak gerekir. Onların saçmalıklarını haber yapmak, sosyal medyada eleştirmek onların propagandasını yapmaktır! Eleştiri yapanlar, mesajlarının eklerinde bu küfürleri de yayınlıyor. Adamların istediği de bu zaten!

---

Devlet aklı mı

 İhvan aklı mı?

---

Prof. Mehmet Yuva, Ceyda Karan'a "Devlet aklı devreye girmez' ve Rusya-Türkiye-Suriye anlaşmazsa, bölgeyi daha ciddi kavga ve çatışmalar bekliyor" dedi.

Yuva, Soçi'de alınan kararları kastederek "Mutabakat imzalandıktan hemen sonra Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın bu mutabakata tam destek verdiği açıklamasına rağmen Şam hükümetinin Türkiye, Erdoğan ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili ağır eleştirileri bu nokta itibariyle bence sahadaki gelişmelerle birlikte iki önemli alternatif yaratacaktır. Bu sahadaki askeri siyasi gelişmeler ya Rusya-Türkiye-Suriye arasında arzulanan, mutabakatla kendisini ifade eden bu temel ilkelerin hayata geçirilerek bir işbirliğine dönüşmesini sağlayacak veyahut bu denklemler yeniden karalanacak ve bu sahada daha ciddi çatışmaların, kavgaların zuhur etmesine şahit olacağız." diye konuştu.

Türkiye'de bir "devlet aklı" kalmış mıdır? Devlet aklı nedir? Devletin köklü kurumlarının, Dışişleri'nin Genelkurmay'ın Milli İstihbaratın geliştirdiği düşüncelerdir! Bu kurumlara siyaset ve iktidar ideolojisi bulaştırılmıştır. Dolayısıyla devlet aklı, iktidarın ideolojik aklına dönüşmüştür. İktidarın aklı ise hala İngilizlerin kurdurduğu İhvanı Müslimin Örgütü'nün aklıyla karışmıştır. İktidar, devlet aklıyla hareket etse Suriye sorunu bu noktalara gelir miydi? Türkiye'nin nüfus yapısını beş milyon Suriyeli ile değiştirmek, hem ABD ve Avrupa'nın hem de iktidarın ortak uygulamasıdır. Buradaki akıl, devlet aklı değil, yabancı istihbarat örgütlerinin aklıdır.

İktidar, sığınmacı konusunu hata olarak görmüyor ki! Tam tersine bu süreci planladılar. 2011 yılında 1.5 milyon çadır siparişi vererek, Türkiye'ye gelecekleri barındırmak için hazırlık yaptılar. Böyle devlet aklı olur mu?

Hem Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, "Rusya-Türkiye mutabakatı, Kürt güçler dahil herkesin haklarını garanti altına alıyor" dedi.

"Kürt güçler" dediği PKK/YPG güçleridir. Terör örgütünün haklarını garanti altına alan bir mutabakat söz konusu yani… Bu mutabakatta devlet aklı var mı ki bundan sonra da devlet aklı kullanılabilsin?

---

ABD, IŞİD'e atama yaptı!

---

Diğer taraftan Ebubekir el-Bağdadi'nin öldürülmesinin ardından IŞİD'in yeni liderini belirlediği iddia edildi. Newsweek'in iddiasına göre, Hacı Abdullah el-Afari lakaplı Abdullah Kardaş'ın, IŞİD'in yeni bir numarası olduğu ifade ediliyor. Abdullah Kardaş, Türkmen diye tanıtılıyor ama Sinan Ogan, bu teröristin Ermeni asıllı olduğunu yazdı.

Newsweek, iddiasını "bir istihbarat yetkilisi"ne dayandırdı. Yetkilinin, "Bağdadi bir kuklaydı. Operasyonlarda veya günlük işlerde yer almadı" ifadeleri aktarıldı.

Anlaşılan o ki, ABD istihbaratı, Bağdadi'nin yerine atama yaptı! Öyle ya Bağdadi'yi ortadan kaldıran, örgütün yeni liderini de yok eder. Etmiyorlarsa, örgütün yeni lideri de kendi adamlarıdır!

 

Yazarın Diğer Yazıları