Öcalan ile pazarlık devam ediyor!

"Kürdistan, Lazistan, Pontus!" AKP sözcüleri İstanbul'u kazanmak için bu üç kelimeye sığındı. Pontus ile ilgili tarihi araştırmalara dayanan yazımdan sonra bile mesaj gönderen dostlar, hâlâ, "Türk diye saf bir ırk yoktur zaten. Rum olsa ne olacak" gibi bir karşı çıkışın işe yarayacağına zannediyor!
Burada, söz konusu olan, bu tartışmalara tepki göstererek Ekrem İmamoğlu'na büyük destek veren Trabzonluların, hatta Giresunluların ve Orduluların da değil, oy verecek olan bütün İstanbul seçmeninin ve daha sonrası için bütün Türkiye seçmeninin algısıdır. Bu sebeple, Ekrem İmamoğlu, kendisi de bir Türk çocuğu olduğunu söylerken, bize düşen tarihi gerçekleri gündeme getirmektir. 
***
Bir de biz burada DNA analizi yapmıyoruz. AKP, zaten Türk Milleti'ni tanımıyor! "Türk milleti" yerine Anayasa'ya "Türkiyeli milleti" diye yazacaklarını söyleyen kişi, son Anayasa değişikliğini hazırlayanlardan biridir ve Cumhurbaşkanı başdanışmanıdır. Bu itibarla, hatırlatılması gereken konulardan biri de budur. Türklüğü Anayasa'dan çıkarmak isteyenlerin, kimsenin Türklüğü üzerinde söz söylemeye hakkı yoktur. 
Peki bizim var mıdır? Bizim de kimsenin etnik kökenine bir diyeceğimiz yoktur. Herkesin etnik kökenine saygı duymak, insan olmanın gereğidir, fakat burada söz konusu olan, milleti kimin yöneteceğidir. Türkiye'yi yönetmek için Türk olmak gerekir değil mi? Buradaki Türklük, elbette mensubiyet bilinci ve vatandaşlıktır. Fakat siz kendinizi başka bir milletin çocuğu olarak görüyorsanız veya bazılarının söylediği gibi "Rum olsam ne olur" diyorsanız, kısacası Türklük ile ilgili hiçbir hassasiyetiniz yoksa, zaten bilinç olarak Türk değilsiniz demektir. Türk değilseniz Türkleri yönetmeye veya Türklerin geleceği ile ilgili ahkâm kesmeye ne hakkınız olabilir? 
***
AKP'nin İstanbul adayı Binali Yıldırım, Diyarbakır'da, "İstiklal mücadelesini başlatırken daha savaş döneminde Ankara'da Büyük Millet Meclisi'ni toplayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün davet ettiği millet temsilcileri arasında Kürdistan mebusu da vardı, Lazistan mebusu da vardı" diye konuştu. 
Vardı da ne oldu? Bu anlayışın yerine "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran halka, Türk milleti denilir" denildi değil mi? Atatürk, bu anlayışı yerleştirmek için, 4 Ekim 1932'de Diyarbakır gazetesine verdiği demeçte, "Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı, hep aynı cevherin damarlarıdır. Bu damarlar, birbirini tanısın. Türk milletinin toplumsal düzenini bozmaya yönelik çabalar boğulmaya mahkûmdur. Türk milleti kendinin ve memleketinin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen bozguncu, alçak, vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara hoşgörü gösterecek bir topluluk değildir." dedi. 
Atatürk, 10'uncu yıl nutkunu da "Ne mutlu Türküm diyene" diye bitirdi. Şimdi Binali Yıldırım ne yapmak istiyor. Osmanlı dönemindeki isimlendirmelere geri mi dönelim? 
31 Mart seçimlerinden önce Tayyip Erdoğan, "Türkiye'de Kürdistan yoktur, Kürdistan isteyen Irak'ta bir Kürdistan var oraya gitsin" diyordu da şimdi ne oldu? Gerçi o konuşma de sorunluydu ya... 
***
İstanbul kaybedilince AKP'nin metabolizması bozuldu. Bu arada Abdullah Öcalan ile görüşmelere başlandı. Terör örgütünün başı Abdullah Öcalan ile ikinci defa görüşen Mehmet Öcalan, ağabeyine İmralı'da başlayan görüşmelerin devam edip etmeyeceği yönünde bir soru yönelttiğini ve "Ne görüşme kanallarının tamamen açıldığını söyleyebilirim ne de kapandığını söyleyebilirim. Biraz beklemek gerek. Eğer ki bu kanallar tamamen açılırsa herkes için iyi bir şeydir. Ancak tamamen kapanırsa herkes için yıkım getirecektir." cevabını aldığını söyledi. 
Bizim İstanbul seçiminin iptalinden önce aldığımız "Öcalan ile pazarlık yapılacak" duyumunu bu sözler doğruluyor! 
Öcalan ile pazarlık devam ediyor! AKP, İstanbul'u kaybetmenin Türkiye'yi kaybetmek olduğunu biliyor ve onun için "Kürdistan" diyor, "Lazistan" diyor ve Pontus iddiaları üzerinden Karadenizli olmayan seçmenler üzerinde çalışıyor! 
 

Yazarın Diğer Yazıları