Para sıfırlamak edepli bir iş midir?

Koyun ve keçi yıllardır iyi arkadaşlarmış. Bir gün daracık bir köprüden birlikte geçerken koyun sendelemiş ve düşmemek için can havliyle köprünün taşlarına tutunmaya çalışmış. Geniş kuyruğu taşlara takılınca bir an için arkası görünmüş! 
Her nasılsa geride kalmış olan keçi başlamış bağırmaya:
-Gördüüüüm, gördüüüüüüm!
Koyun kızmış:
-Ne gördün be edepsiz, ben seninkini her gün görüyorum, yalnız ben değil, herkes görüyor! Bugüne kadar bir şey dedim mi? 

***

Edep, adap gibi kelimeler utanma duygusu ile ilgilidir. İlk utanma duygusu ise dini inançlara göre Adem ve Havva’nın edep yerlerinin görünmesi ile ortaya çıkmıştır. 
Edepsiz deyince, edep yerlerinin görünmesinden bile utanmayan insan akla gelir. Zaman içinde gelişen ahlâk anlayışı içinde utanma duygusu, beyinde oluşmaya başlamıştır. 
Siyasette edepsizlik yapanlar elbette olmuştur. Attila İlhan, 1997 yılında yaptığımız sohbette, Refah Partisi’nin kapatılması süreciyle ilgili olarak, “Refah’ın kapatılmasında provokasyon var... O çok sert konuşan, parti aleyhine tefsir edilebilecek konuşmalar yapanların ajan olmasından hep şüphelendim. Çünkü Refah’ın militan tipi o değil. Refah’ta şarklı rahatlığı var genellikle. Efendi havalı adamlar. En başta Necmettin Erbakan. Bunlar ise öyle değil. Bunlar edepsiz, küstah... O tipler çıktı ortaya. Bunlar o hareketin içinde yoktu. Ya onlar bir takım kompleksli heriflerdi, komplekslerini kustular ya da bu iş için kullanıldılar”  demişti. 

***

Tayyip Erdoğan’ın en sık kullandığı kelimelerden biri “edepsiz...” Her kızdığı kişiye edepsiz diye hakaret ediyor. 
Mesela 2009 yılında Kütahya konuşmasında bir gazeteciye çatıyor ve “Dün akşam bir televizyon kanalında, çok enteresan, insanda biraz edep adap olur. Ne diyor biliyor musunuz bir tanesi. Yine o yandaş medyanın mensuplarından bir tanesi; ‘Türkiye’nin şu andaki valilerinin çoğu imam-hatip kökenli’diyor. Yahu yalan olur da böylesi olmaz” diye söze başlıyordu... 
Yine aynı dönemde “Bizim partimizin kısaltılmış adı AK Parti’dir, AKP değil. AKP diyenler, ne yazık ki demokratik noktadaki etik kurallara uymadan, siyasi etiği hiçe sayarak, bunu edep dışı söylemektedirler, bu kadar açık ve ağır söylüyorum” diyordu ama kendisinin edebi, bu sözleri söylemeye müsaitti! Üstelik Erdoğan’ın partisi, 2002 seçim pusulasında, AK Parti olarak değil AKP olarak yer almıştı. 
Erdoğan, son “para sıfırlamak” ile ilgili ses kayıtları hakkında da “Eteğinizde ne varsa dökün, elinizde ne varsa çıkarın diyorum ama bunlar gidiyor, alçakça, hayasızca, edepsizce montaj yapıp bunu servis ediyorlar” diyordu. 
Oysa o ses kayıtlarının doğru olduğunu  “kriptolu telefonlarımızı dinlemişler” diyerek kendisi itiraf etti. 

***

Erdoğan’a göre operasyon sabahından itibaren, çeşitli araçlarla, evden şirketlere kayıt dışı para taşımak edepli bir hareket; başkalarının bu paranın kaynağını sorması ise edepsizlik oluyor!  
Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Danıştay’ın 146’ncı kuruluş yıldönümü toplantısında, konuşmasını uzatmış olabilir ama sözlerinin içeriği, Türkiye gerçekleridir. 
Erdoğan’a karşı gerçekleri konuşmak, edepsizlik oluyor? Ya Cumhurbaşkanı’nın huzurunda, bağırarak bir kişiye hakaret etmek ne oluyor? 
Türkiye’de artık hukuk kalmamıştır! Askerlere kurulan kumpastan sonra avukatları bile şirketlerin işçisi haline getirmek üzereler. Feyzioğlu da bunları anlatıyordu.
Yunus’un edeple ilgili beytini, “ilim” yerine “hukuk” kelimesini kullanarak söyleyelim:
 “Hukuk meclisinde aradım kıldım talep
Hukuk geride kaldı, ille edep, ille edep.”

Yazarın Diğer Yazıları