"Rejimi değiştir" diye ABD mi sıkıştırıyor?

İngiliz Times gazetesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Joe Biden'ın göreve başlamasının ardından Washington'la ilişkileri toparlamaya çalıştığını ancak çabasının karşılıksız kaldığını yazdı. Times'a göre, Erdoğan'ın sempati kazanma çabası Beyaz Saray'da dikkate alınmadı

Bloomberg televizyonu ise "Türkiye, ABD'ye, S-400 tavrını koşullu olarak değiştirebileceği sinyalini verdi" başlıklı bir haber yaptı ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın Yunanistan'ın S-300'leri Girit'e yerleştirmesini hatırlatarak "Girit modeli uygulayabiliriz" diye açıklama yapmasına atıfta bulundu.

Hulusi Akar'ın, Rusya'dan satın alınan S-400 füze savunma sistemini "sürekli kullanmayabilecekleri" yönündeki önerisi, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın günlük basın toplantısında da soruldu. Bakanlık Sözcüsü Ned Price, ABD'nin S-400 konusundaki duruşunun değişmediğini tekrarladı.
Yani Türkiye, "Girit modeli" diye tavizlere başladığı halde ABD zerrece taviz vermiyor... 
***
Times gazetesindeki haberde, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in Türkiye'yi Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore ile birlikte "acil müdahale gerektiren ülkeler listesi"ne aldığı da hatırlatıldı ve "Blinken, Türkiye'nin 'transatlantik ittifakına göre hizalandırılmasını' bir gereklilik olarak kabul etti ancak Türkiye'yi de zor bir müttefik olarak gördü." denildi.
Haberde, Blinken'in, "Biden, uluslararası hukuku ihlal eden veya bir NATO müttefiki olarak taahhütlerini ihlal eden Türkiye'den hesap soracak. Yönetimimiz ayrıca insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü de gündeme getirecek" sözleri de hatırlatıldı ve "Bu, Türkiye'nin Uygurların Çin'e iadesi ilgili anlaşmayı imzalaması durumunda daha fazla yaptırım anlamına gelebilir." yorumu yapıldı. Türkiye'ye "Uygurları Çin'e iade edemezsin, edersen hesap sorarım" diyorlar!
Bu arada 54 ABD'li Senatör, Biden'a mektup yazarak Türk hükümetine insan hakları sicilini iyileştirmesi konusunda baskı uygulama çağrısında bulundu. Mektupta, pek çok eleştiri de yapmışlar… Görünen o ki, ABD, Türkiye'ye boyun eğdireceğini öngörüyor hatta İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Chilcott'un ağzından da ne beklendiğini söylüyorlar: "Umarız Türkiye, gelecekte NATO müttefikleriyle işbirliği yapar, Rusya'yla değil…"

***
Türkiye-ABD ve Türkiye-NATO ilişkileri bu durumdayken, Türkiye'yi yöneten siyasi kadronun neyle uğraştığını tekrar tekrar yazmama gerek yok…
Yalnız, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün "Cumhuriyeti, 1921 Anayasası ruhuyla taçlandıracağız" sözleri, Almanya'nın Sesi'ne konuşanlar tarafından bütün açıklığıyla ortaya konuldu.

Tuncay Öğreten imzalı haberde görüşleri verilen Doç. Dr. Fatih Yaşlı, AKP'nin bu anayasa ile nasıl bir özdeşlik kurduğunu şöyle anlatıyor: "Bence bunun iki nedeni var. Birincisi, AKP'nin rejim inşa eden bir parti olması, Erdoğan'ın da kendini bir nevi ikinci kurucu olarak görmesi... Dolayısıyla yeni anayasa söylemi bu kuruculukla doğrudan bağlantılı olacak. İkincisi ise yeni rejim inşası sırasında AKP, tarihi de yeniden yazmaya çalışıyor."
Haberde şöyle deniliyor:

"Yaşlı, 1921 Anayasası'ndaki bazı maddelerde AKP'nin işine yarayacak argümanlar olduğu görüşünde. Örneğin, 'Devletin dini İslâmdır' ya da özerkliğe tekabül eden 'Vilâyet mahalli umurda manevi şahsiyeti ve muhtariyeti haizdir' maddeleri gibi...
Yaşlı, 'AKP, 1921 Anayasası denildiğinde Kürtlerin kaçınılmaz olarak bir yanıt vereceğini düşünüyor olabilir. Öte yandan 'devletin dini İslâmdır' ilkesi tekrar koyularak, belki İslamcıların ve kendi tabanının konsolide edilmesi adına bir adım atmış olacak.' diyor."
Yani dışarıdan ABD sıkıştırıyor, içeride ise eş zamanlı olarak alenen rejim değişikliği seslendiriliyor!

"Artık rejimi değiştir" diye Büyük Orta Doğu Projesi çerçevesinde baskı yapan ABD midir yoksa?

Yazarın Diğer Yazıları