Siyasi zina veya ABD ile ilişkiler!

Sabah saatlerinde MHP’deki istifalar Türkiye’nin gündemine oturdu. Yalnız şer zannedilen bu süreçten hayır çıkabilir. Meselâ, karşılaştığım yönetime tepkili MHP’liler, son istifalardan sonra MHP’ye oy vereceklerini söylüyor.
Ben bu konuda şöyle düşünüyorum:
17-18 yaşlarında iken, babam, bir vesileyle  “Oğlum, insan beşerdir, şaşar” demişti. İnsanın, nefsinin kurbanı olarak kendi özel hayatında şaşması tabii ki siyasi hayatını etkiler ama devlette yetki ve sorumluluk üstlenmiş kişilerin, yabancılarla olan ilişkilerinde, kendi ülkelerinin aleyhine çalışması, yani siyasi zina, daha tehlikelidir. Yani, halkın seçimlerdeki kararında etkili olması gereken konu, milletin ve ülkenin genel menfaatleridir.

***


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Çorum mitingi gündeminde, Tayyip Erdoğan’ın itirafları vardı ama “nişasta bazlı şeker” ile ilgili tespitleri tam da bahsettiğim konuyla örtüşüyor. Kılıçdaroğlu, “Amerika’ya gitti geldi. Nişasta bazlı şeker üretmek için Bursa’da fabrika kurdurdu. Parlamentoda mücadele ettik, ‘Bizim şeker pancarımız var.. Niye bizim işçimizi, köylümüzü düşünmüyorsunuz?’ dedik ama yasa değiştirerek kurdurdukları bu fabrikanın ürettiği nişasta bazlı şeker kotasını artırdılar” dedi.
AKP hükümeti, ABD Başkanı George W. Bush’un, Tayyip Erdoğan’dan talepte bulunması ile şimdi Cargill Fabrikası’nın bulunduğu alanı “özel endüstri bölgesi” ilan etmişti. Böylece mevcut Danıştay kararları etkisizleştirildi.
“Bush, ABD gezisinden önce Erdoğan’a mektup göndererek Şeker Kanunu’nda yüzde 10 olan glikoz kotasının artırılmasını istemişti. Erdoğan da hemen kotayı yükselten bir tasarı hazırlatarak ABD gezisi öncesinde Bakanlar Kurulu’nun imzasına açtı.” (Güler Kömürcü, Akşam, 30 Ocak 2004)
Böylece glikoz kotası, yüzde 15’e yükseltildi. 
Cargill aleyhine kararlar veren Danıştay’ın bu süreçte basıldığını ve 2 Daire üyesi
Mustafa Yücel Özbilgin’in şehit edildiğini de hatırlayalım..

***

Kılıçdaroğlu, seçim konuşmalarını ekonomi ağırlıklı yapıyor ve bunda da haklı. Nitekim CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, yapılan kamuoyu araştırmalarına göre, Aile Sigortası projesinin halkın yüzde 85’ini ikna ettiğini bildirdi.
Yalnız Kılıçdaroğlu, AKP’nin dış ilişkilerine, özellikle ABD’ye teslimiyetine pek değinmiyor! Daha iktidar bile olmadan ABD ile ilişkileri bozmak tabii ki akıllı bir iş değil ama halka da gerçekleri anlatmak gerekiyor. Bu açıdan, Kılıçdaroğlu’nun nişasta bazlı şeker konusunu gündeme getirmesi önemliydi.
Tunceli’deki gezide Kamer Genç ile kısa bir süre sohbet ettik. Özellikle Habertürk yazarı Anberin Zaman’a yönelerek,  “Tayyip Erdoğan’a şunu sorun. Bir arkadaşına, ’bana bir İngilizce öğretmeni bulun, İngiliz olsun’ dedi mi? Bulunan İngilizce öğretmeni kimdir? İngiliz hükümeti ile resmi bir ilişkisi var mıdır?”  dedi.
Altı ok, neyi temsil eder?
Kılıçdaroğlu, Hacıbektaş’ta, Âşık Mahzuni’yi anma törenlerinde, partisine katılan Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu ve arkadaşlarına CHP rozetini taktı.
Kılıçdaroğlu “CHP rozeti bağımsızlık rozetidir. CHP’nin rozeti Kuvâ-yı Milliye rozetidir. CHP’nin rozeti, insanı sevme rozetidir. CHP’nin kimliği, ülkesi için her türlü fedakârlığı göze almaktır. Bu rozet, kadın erkek eşitliğini tarihe yazan rozettir. Bu rozet, çocuklar yatağa aç girmesin rozetidir” dedi.
Aslında Atatürk’ün tasarladığı altı ok amblemi, altı ilkenin ötesinde Oğuz Han’dan günümüze uzanan Türk devlet felsefesinde, Türk halklarının birliğini ifade eder. Oğuz Han’ın altı oğlunun bir olmasını temsil eder. Bilge Kağan da, 1300 yıl önce “Türk Milleti’nin beyleri, sözlerimi işitin! Birliğini korursan yurduna sahip olacağını, yanılırsan öleceğini buraya yazdım” diyordu. Kılıçdaroğlu da birliğin öneminin farkında ki  “Bir olduk, birlik olduk, nehir olduk, denizlere akacağız” diyor.

Yazarın Diğer Yazıları