Tayyip Erdoğan’a dokunmak ibadetse...

22 günlük ara sırasında, Türkiye’de çok önemli olaylar gelişti ve her biri üzerinde durulmalıdır ama iki haber topluma ayna tutuyordu!
Bursa’da kendisini sözde bir cemaatin piri olarak tanıtıp, dergaha gelenlere cennete gideceklerini vaat ederek akıl almaz cinsel sapkınlıklar yaptığı iddia edilen kişi mesela!
O da kendi çapında topluma hitap edebiliyor!
Şikayetçiler, kendisini pir olarak tanıtan kişiyle cennete girmelerine şahitlik edeceği için din adına oral seks yaptıklarını, ilişkiye girerek tabi olduklarını söyleyebiliyor!
Dergaha karı koca gelen çiftler, “pir” ile ayrı ayrı cinsel ilişkiye girebiliyor!
Bazı kişiler, tarikata ailecek gidebiliyor!
Üstelik bu olaylar 2003 yılından beri devam ediyor!

***


İddianamede, “Kişilerin tarikata üye olup yükselebilmeleri ve cennete gidebilmeleri için ilk aşama olan ’nur çeşmesi’ olarak tabir ettiği cinsel organından gelen sıvıyı içerek nurlanmaları gerektiğini söyleyen şüpheli U.K.’nın, bunun adının ’badeleme’olduğunu, bir sonraki aşama olan ve tarikata tamamen bağlı olabilmeleri için normal ya da ters ilişkiye girerek nurlanmalarının ise ’tabi olmak’ şeklinde kavramlarla kendi cinsel arzularını ve amaçlarını yerine getirmek için aldatma fiilinde bulunduğu halde fiillerden etkilenen tarikat mensubu mağdur ve şikayetçilerin dini konulardaki bilgisizliklerinden istifa ederek, dini duygularını ve dini olarak tapma tapınma isteklerini istismar ederek, bu yolla insanları aldatarak ’sır odası’ olarak adlandırdığı odada cinsel saldırı suçunu 19 defa işlediği” ifade edildi.

***


Şimdi sorarım size, bu pirin nur çeşmesinden içip badelenen veya kendi eşini sır odasına gönderen insanların kullandığı oylar sağlıklı oylar mıdır?
Cahil insanların inanma ihtiyacını tatmin ederken, onları kendi amaçları doğrultusunda kandıranlar, sadece bu sahte şeyhler veya pirler midir?
Siyasetin de sahte şeyhleri, pirleri yok mu?
Üstelik siyasette de din aynı iğrençliğe alet edilmiyor mu? Mesela “Müslüman sayımı yapacağız” denilerek girilen bir seçim meşru mudur? Veya “Dindar bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz” denilerek girilen bir seçim meşru mudur? Rakip siyasi partinin liderinin mezhebi üzerinden propaganda yapılan bir seçim meşru mudur?
Bütün bunlar meşru değilse, bugünkü siyasi iktidar da meşru değildir. Çünkü yapılan iş, cahil kitlelerin dini duygularını istismar etmekten ibarettir. Bursa’daki sahte pirin, müritlerine tecavüz etmesi veya badelemesi neyse, siyasi iktidarın din istismarına dayanan düzeni devam ettirmesi de odur.

***


Diğer önemli bulduğum haber de yine Bursa ile ilgiliydi. AKP Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı överken “O’na dokunmak ibadettir” dedi!
Hani Humeyni ölmüştü de cenazesi omuzlar üzerinde taşınırken, dokunmak veya sakalından bir kıl koparmak isteyenlerin hücumu sonunda adamcağızın cesedi çırılçıplak kalmış ve bütün dünya televizyonları bu görüntüleri yayınlamıştı.
Hüseyin Şahin, bu tutumunun ilmi siyaset olduğunu, “Ey cemaat, bu adamın sakalından bir kıl koparan cennete gider” tarzını aynen tekrar ederek ispatlamak mı istiyor, yoksa milleti aptal yerine mi koyuyor?
Peygambere dokunmak bile ibadet değilken, Hüseyin Şahin’in gözünde Tayyip Erdoğan nasıl bir varlık ki ona dokununca neredeyse cennete gidiliyor?
Hüseyin Şahin, bu sözleriyle, dinin açıkça şirk, yani Allah’a eş koşmak saydığı bir yola girerken, kendi genel başkanını da güç durumda bırakıyor!
İlginçtir, Tayyip Erdoğan, bu şirk ifadeleriyle ilgili olarak hiçbir açıklama yapmadı? Oysa, bu çirkin ifadelerin sahibini derhal partiden ihraç etmeliydi.
Sidik içerek nur çeşmesinden su içtiğini zannedenlerin, kendi namusunu cennete götürecek diye pir dediği sahtekara teslim edenlerin yaşadığı bir ülkede Hüseyin Şahin’in sözlerine inanacak kitleler de vardır diye mi sesi çıkmadı?
Bu kadar da olmaz yahu?

Yazarın Diğer Yazıları