TSK’ya karşı Cuma vaazı!

20 ve 21’inci dönem Bursa milletvekili Ali Rahmi Beyreli; önemli bir konuya işaret ediyor:
“20 Eylül 2010 Pazartesi günkü yazınızda çok doğru bir konuya değinmişsiniz. Maalesef referandum sonrası iyice şımaran AKP ve işbirlikçi tayfası artık TSK’ya karşı pervasız ve acımasız bir psikolojik savaş başlatmış bulunuyor.
Bir örnek vermek gerekirse bizzat yaşadığım bir olayı aktarmak istiyorum;
17 Eylül 2010 Cuma günü her zaman olduğu gibi Cuma namazını kılmak için Bursa-Nilüfer ilçesinde evimize en yakın Cami olan Fatih Sultan Mehmet Camiine gittim. Bu cami büyük cami olduğu için Cuma vaazları tüm Nilüfer ilçesine buradan verilir. Konuşan kişi ya ilçe müftüsüdür ya da il veya ilçe müftü yardımcılarından biridir. Yani konuşma yapan kişi planlı programlıdır.
Konuşan kişi Nilüfer ilçesindeki bütün cemaate hitaben konuşmasında sürekli olarak askeri liseler üzerinden Türk ordusuna karşı cemaati kışkırtmaya çalıştı. Sözde eğitimin öneminden bahsederek, eğitim imkânlarının herkese Devlet tarafından sağlanması gereğinden, askeri liselerde, devletin, öğrencilerin tüm masraflarını karşıladığından, devletin aynı imkânı başkalarına tanımadığından söz etti durdu. Konuşan kişi dönüp dolaşıp aynı şeyleri beş defa tekrarladı.
Konuşma tamamen asılsız. Siz de bilirsiniz; devlet, polis kolejleri, parasız yatılı okullar gibi birçok okulda vatandaşına aynı imkânları sağlamaktadır.
Sayın Bulut, bunlar münferit olaylar değildir. Planlı programlı, tek merkezden yönetilen girişimlerdir. Asıl bu merkezleri ortaya çıkarmak, deşifre etmek gereklidir.
Ben burada 17 Eylül 2010 Cuma günü Fatih Sultan Mehmet Camiinde konuşan kişi hakkında da, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yalan ve iftira dolu kampanya açarak, halkı isyana teşvik etmek suçlarından, suç duyurusunda bulunmak istiyorum..”


Çiftçinin toprağı
elinden alınacak!

Birleşik Arap Emirlikleri’nde yayımlanan el Haliç gazetesi, Türkiye’deki referandumu “Tayyip Erdoğan’ın son referandumda kazandığı zafer, Türkiye’nin bin yıllık yüzünü sonsuza kadar değiştirebilecek gerçek bir devrimin bütün standartlarına uygundu. Ancak aynı zamanda bu zaferin kaygıları ve tehlikeleri de var” diye yorumladı.
Gazete, yorumunu, “Evet, Erdoğan, Atatürk kadar önemli oldu. Ancak bundan böyle Atatürk’ün izlediği yolda ilerlemeyeceğini ispat etmelidir” diye bitirdi.
BBC ise böyle bir dönüşüm sürecinde ne yapılması gerektiğini İnternet sayfasındaki haberin başlığında özetledi:
 “Türkiye’nin dikkatini AB mücadelesi üzerinde tutmak!”
Burada AB cambaz oluyor! Hani Rauf Tamer’in meşhur ettiği fıkrada olduğu gibi namus elden giderken cambazı seyreden insan tipi yaygınlaşsın isteniyor.. 
Fakat aynı haberde İktisadi Kalkınma Vakfı Uzman Yardımcılarından Özgür Bozçağa’nın, “AB uyum sürecinde mikro üreticiler muhtemelen yok edilecek” sözlerine de yer veriyor. Ara başlıkta “küçük çiftçiler yok edilecek”  deniliyor.
Bozçağa, “Dolayısıyla hükûmet, asgari kayıpla işten çekilmeleri için onları teşvik etmeli, yoksa sosyal bir deprem olacaktır” diye de eklemiş!
Yani Orta Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde evet diyerek AKP’nin uygulamalarını onaylayan küçük çiftçi, aslında ipi kendi boynuna geçirmiş oldu. Toprakları ellerinden alınacak olan çiftçiler, hiç feryat etmesin..
Akdamar’ın Ermeni ayinine açılmasından sonra AKP iktidarı desteğinde, Van’da Türk-Ermeni Dostluk Gecesi’ne katılan Vanlılar da Ermenilerin toprak talepleri yoğunlaştığı zaman, hiç tepki göstermesin!
Kendi düşen ağlamaz!

Yazarın Diğer Yazıları