Yılmaz Özdil Tunceli'ye neden Dersim denmemesinin nedenini açıkladı. İhanetin belgesinin arşiv numarasını verdi

Yılmaz Özdil Tunceli'ye neden Dersim denmemesinin nedenini açıkladı. İhanetin belgesinin arşiv numarasını verdi

Yılmaz Özdil Tunceli'nin geçmişini anlattı ve Tunceli'ye neden 'Dersim' denilmemesi gerektiğini anlattı. Seyit Rıza'nın İngiltere Dışişleri bakanına yazdığı ihanet mektubunun arşiv numarasını paylaşan Özdil, Seyit Rıza'nın kaç Mehmetçiğin katili olduğunu açıkladı.

Usta gazeteci Yılmaz Özdil, kendisine gençler tarafından sık sık gelen bir soruyu paylaştı. Özdil, “Bana en çok sorulanlardan biri de ‘Tunceli yerine Dersim desek ne sakıncası var?’ sorusu geliyor. Okullarımızda anlatılmadığı ve maaşa bağlanan muhalif görünümlü sözleşmeli medyada da hiç bahsedilmediği için tarihi ve sosyolojik gerekçelerini öğrenmek istiyorlar. ‘Neden Tunceli isminde ısrar ediyorsunuz?’ diye soruyorlar. ‘Dersim desek ne olur?’ diye soruyorlar” dedi.

“DERSİM DEDİKLERİ BÖLGEYİ DEVLET İÇİNDE DEVLET GİBİ YÖNETMEK İSTİYORLARDI”

Neden böyle olduğunu açıklayan Yılmaz Özdil, “1935'te Tunceli şehrimiz kuruldu. Şehir kurulur kurulmaz devlet imkânları bölgeye götürüldü, bütçe verildi. 1936 yılbaşından itibaren yollar açılıyor, köprüler yapılıyor, karakollar inşa ediliyor, hastaneler yapılıyor. Seyit Rıza denilen aşiret lideri ve bunun fıştıkladığı öbür aşiretler devletin buradaki kalkınma faaliyetinden rahatsız oluyor. Yolların açılmasıyla okulların açılmasıyla hastanelerin yapılmasıyla ve elbette karakolların yapılmasıyla birlikte ordunun bölgeye yerleşeceğini biliyorlardı. Devlet otoritesi sağlanırsa kendi otoritelerinin son bulacağını da biliyorlar çünkü ‘Dersim’ dedikleri bölgeyi devlet içinde devlet gibi yönetmek istiyorlar. Köylüyü maraba gibi, köle gibi kullanıyorlar. Bu düzenin bozulmasını istemiyorlar, Dersim’e Tunceli denmesini asla istemiyorlar. Çünkü Cumhuriyet ilan edildikten sonra Türkiye dev adımlarla kalkınıyor, bunu durdurmak için tıpkı milli mücadele döneminde olduğu gibi içerideki maşaların kalkışmalarıyla bölücü tarikatçı yapılanmaların saldırılarıyla önü kesilmeye çalışılıyordu Cumhuriyet’in.

“89 ASKERİMİZİ ŞEHİT ETTİLER”

Emperyalizmin tetikçisi olarak devlete silah çeken aşiretlerin 7 bin silahlı adamı vardı, saldırmaya başladılar. Tunceli - Erzincan yolu üzerindeki ahşap köprüyü yaktılar ilk. Telefon hattını kopardılar hava kararınca seyyar Jandarma tırlarına ateş açmaya başladılar. 1937 oldu Cumhurbaşkanı Atatürk, Başbakan Celal Bayar’la birlikte Tunceli'ye gelip Murat Nehri üzerindeki Singeç köprüsünün açılışını yapacak. Köprünün ucunda karakol vardı o karakolu bastılar. 33 askerimiz şehit edildi orada. Hemen peşinden telefon hatları kesildi pusular kuruldu. Malazgirt Köprüsü havaya uçuruldu, jandarma taburu vuruldu 56 askerimiz daha şehit oldu. E, film koptu tabii. Bardağı taşıran son damlaydı.” dedi.

İHANETİN BELGESİ OLAN MEKTUPTA NELER YAZIYORDU

Devletin güç kullanmaya karar verdiğini ve 50 bin askerle bu aşiretten üstüne yürüdüğünü belirten Özdil, Sabiha Gökçen’in de pilot olarak katıldığı hava saldırıları yapıldığını hatırlatan Özdil, devlete silah çeken 7 bin aşiret tetikçisinin öldürüldüğünü belirtti. 11 bin kadar kişinin zorunlu göçe tabi tutulduğunu aktararak aşiret elebaşı Seyit Rıza’nın teslim olduğunu ve yargılandığını, idam edildiğini söyledi. Seyit Rıza'nın sıkışıp teslim olmak zorunda kaldığı yeri de açıklayan Özdil, o yerin ‘Kutu Deresi’ olduğunu belirtti. Söz konusu olan Kutu Deresi’nin, Dersim isyanı çıkaranların kullandığı güzergâhların tamamının 100 yıl sonra bugün PKK tarafından kullanılan güzergâhlar olduğunu söyledi. Kukla olan Seyit Rıza’nın yakalanacağını anlayınca kendisini kullanan İngiltere'ye yalvaran bir mektup yazdığını belirten Özdil, Seyit Rıza’nın İngiltere Dışişleri bakanına yazdığı mektuba ‘Sayın ekselanslarına sesleniyorum’ diye başladığını ve ‘Türk hükümeti yaptığı anlaşmalar sayesinde dış baskılardan kurtuldu, Dersim'e girmeye kalkıştı, kendi topraklarımıza girmeye kalkıyorlar, Türk uçakları bombalamaya başladı. Hükümetinizin yüksek manevi etkisinden Kürt halkını yararlandırmanızı istiyorum. En derin saygılarımın kabul edilmesini istirham ediyorum’ dediğini belirtti. Bu mektubu da Dersim Reisi Seyit Rıza diye imzaladığını söyledi. Kendisini ‘General’ ilan ederek bu mektubun bir ihanetin belgesi olduğunu ifade etti.

İHANETİN BELGESİNİN ARŞİV NUMARASI NEDİR?

Yılmaz Özdil hain Seyit Rıza'nın yazdığı ihanet belgesinin arşiv numarasını da izleyicileri ile paylaştı.

FO 371 / 20864 / E5529

İhanetin belgesinin ardından da olanları özetleyen Özdil, şu ifadeleri kullandı:

Bu mektup Londra'daki İngiltere devlet arşivinde saklanıyor, isteyen 50 pens öder, fotokopisini alır.

Türkiye Cumhuriyeti devlet arşivinden bir belge okuyayım size.

“Tunceli vilayeti dâhilinde Ovacık kazası jandarma birliğine tabi Diztaş Karakolu’na 4 Şubat 938 tarihinde kalan aşireti tarafından taarruz neticesinde şehit edilen karakol komutanı ile 20 Jandarma erine ait olup mütearızlar yani saldırganlar tarafından gasp edilen 499 lira değerindeki erzakın bilara erlerin iaşe bedellerine ödenmek üzere Ovacık kazası merkezindeki bakkallardan veresiye olarak alındığı ve bunların Jandarma Genel Komutanlığı bütçesinin iaşe tertibinden verilmesi mümkün olmayacağı anlaşıldığından maliye vekaleti bütçesinin masrafı gaye melbuza tertibinden verilmesi İcra vekilleri heyetinin 23 Haziran 1938 tarihli toplantısında onanmıştır.

İmza: Reisicumhur Atatürk. Başvekil Celal Bayar!

Söz konusu belgenin ne anlama geldiğini belirten Özdil belgeyi şöyle anlattı:

Devlete silah çeken saldırganlar askerlerimizi şehit etti, şehit etmekle kalmadılar, erzaklarını çaldılar. Şehitlerimizin bakkallara veresiye borcu kalmasın derhal ödeyin diyor. Devletimizin arşivinde duruyor bu belge. İsteyen herkes ulaşabilir. Askerlerimizi şehit etmekle kalmadılar; erzaklarını çaldılar, şehitlerimizin bakkallara veresiye borcu kalmasın derhal ödeyin diyor Atatürk. Dersim dedikleri işte bu. O bölge işte böyle anılmasın diye orasının adı Tunceli yapıldı. Bakın kimlerin kimlerle iş tuttuğunu görmemiz açısından kronolojik olarak sıralayayım.

2006’DA BİR ANDA ‘DERSİM SOYKIRIMDIR’ DENDİ

AKP iktidara geldi 2003 bu Dersim mevzusu yoktu.

2004 Dersim yok, 2005 Dersim yok 2006 şak ‘Dersim soykırımdır!’ diyen Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu kuruldu. O güne kadar yok. AKP iktidara geldi 3 yıl sonra şak kuruldu. Sonra bakın o günden bugüne sıralayayım:

Almanya'da Dersim Konferansı düzenlendi. O konferansta ‘Dersim soykırımını Anma Günü’ tespit edildi. Avrupa Parlamentosu’nda Dersim Soykırımı düzenlendi. O zamanlar DTP’ydi. DTP milletvekilleriyle beraber Bremen Mızıkacıları da oradaydı. Bremen Üniversitesi'nden profesörler vardı. Mesela Profesör Mönş denilen bir arkadaş konuştu orada. ‘Mustafa Kemal yaşasaydı bugün savaş suçlusu olarak yargılanırdı’ dedi Almanya'da. Sonra Avrupa Parlamentosu’nda bir kez daha Dersim soykırımı toplantısı düzenlendi. Hadiseyi böyle iki adım daha ileri götürdüler. Yahudi soykırımından farkı olmadığı Ermeni soykırımıyla aynı olduğu belirtildi. Tarihle yüzleşme sloganı ilk defa orada kullanıldı. Atatürk'ün emriyle ‘Atatürk'ün kızı tarafından soykırım yapıldı’ denildi. Kemalizmle yüzleşmeli denildi. Seyit Rıza için anıt mezar yapılması istendi sonra ‘Dersim 1938’ isimli kitap Türkiye'de piyasaya çıktı. Kitabın yazarı henüz ünlü değildi tanınıyordu Hüseyin Aygün’dü sonra PKK açılımı yapılmıştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bunun oturumu yapılıyordu.

“LİNÇ KAMPANYASINDA BAŞI KİM ÇEKİYORDU BİLİYOR MUSUNUZ: KEMAL KILIÇDAROĞLU”

Takvimde başka gün kalmamış gibi tam 10 Kasım'a denk getirmişlerdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen bu oturumda CHP adına konuştu. ‘Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda Şeyh Said İsyanında, Dersim İsyanında, Kıbrıs'ta Analar ağlamadı mı, hiç kimse çıkıp analar ağlamasın, mücadeleyi bırakalım mı dedi mi’ diye sordu. Vaay, sen misin bunu soran. Tunceli'de derhal “Hitler Onur Öymen” pankartları açıldı. Bu linç kampanyasında başı kim çekiyordu biliyor musunuz? Kemal Kılıçdaroğlu. Kılıçdaroğlu o zamanlar genel başkan değildi, sadece milletvekiliydi. Onur Öymen’i istifaya davet etti. Sonra Abdullah Gül cumhurbaşkanıydı. Tunceli'ye gitti “Dersim'e Hoş geldiniz” pankartıyla karşılandı. Kendisine orada Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu’nun mektubu verildi. O mektupta “bizden özür dilensin” deniyordu. Abdullah Gül derhal ilgileneceğini söyledi.

“KILIÇDAROĞLU GENEL BAŞKAN OLUNCA ONUR ÖYMEN’İN ÜSTÜNÜ ÇİZDİ”

Dersimspor Futbol Kulübü kuruldu. Hem de Tunceli valisinin Onursal başkanlığında kuruldu. Berlin eyalet parlamentosunda Dersim katliamını uluslararası yargıya taşıma Konferansı düzenlendi. Bu konferansın sonuç bildirgesinde soykırım olarak isimlendirilmesi, toprak ve tapu haklarının iadesi, tazminat ödenmesi istendi. Sonra Tunceli'ye Seyit Rıza heykeli dikildi. Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olur olmaz ilk iş Onur Öymen'in üstünü çizdi. Onur Öymen'in yerine rövanş gibi “Dersim kırımdır, insanlığa karşı en ağır suç eylemidir” diyen Hüseyin Aygün’ü milletvekili yaptı. Hüseyin Aygün de takvimde başka gün kalmamış gibi tam 10 Kasım'da ‘Dersim katliamının sorumlusu CHP’dir’ dedi. “Atatürk'ün bu katliamdan haberdar olmaması mümkün değildir” dedi. Asrın liderimiz de bu yeni CHP'li Hüseyin Aygün'ün pasını gole çevirdi. “1938 Dersim olayları için devlet adına özür diliyorum CHP de özür dilesin” dedi. Guguk kuşunun yeni CHP'si böyle ortalıyor, Tayyip Erdoğan 90'a takıyordu. Sonra dersim Lahey’e taşındı. 300 sayfalık dilekçe verdiler Uluslararası Ceza Mahkemesine teslim ettiler. Hakkında soykırım suçundan suç duyurusunda bulundu Seyit Rıza'nın itibarının iadesi için yasa teklifi hazırladı, sonra Tunceli'de Dersim 38 Anıtı açmaya kalktılar. Dersim 38 Anıtıyla Berlin'deki Holokost Anıtı neredeyse ikiz kardeş gibidir. Birbirlerine o kadar benzer kopyasıdır. Berlin'deki Yahudi soykırım anıtının birebir kopyasını Tunceli'ye dikmeye kalktılar.

“CHP TUNCELİ’NİN ADININ DERSİM OLMASINI İSTEDİ”

Guguk kuşunun yeni CHP'si Tunceli isminin Dersim olarak değiştirilmesi için yasa teklifinde bulundu. “Ben Dersimli Kemalim” diyen Kılıçdaroğlu Seyit Rıza heykelinin dibinde miting düzenledi. “Referandum yapılmasını arzu ederim” dedi, “Tunceli'nin Dersim olmasını isterim, referandumda bu yönde oy veririm” dedi. Bunları yazan toplumu uyaran gazetecileri, bu sözleşmeli kiralık medya linç etmeye başladı. Namuslu gazetecilere küfür etmeye başladılar. Tunceli Belediyesi'nin kapısına Dersim Belediyesi tabelası takıldı. AKP'nin Akil adamlar heyeti rapor yazdı. Dersim soykırımının kınanmasını, Seyit Rıza'ya itibarının iade edilmesini istediler. Seyit Rıza'nın torunu, Dersim için yas ilan edilmesini istedi.

Sayın alimiz İsrail Lahey Adalet divanında yargılanıyor zannederken kendisini bir anda Lahey Adalet divanında soykırım sanığı olarak bulabilir.

İlgili Haberler