Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yeni dava! 15 günde 200 avukatla olağan akışa...

Adnan Oktar’ın liderliğindeki silahlı suç örgütüne karşı yeni bir dava açıldı. Örgütün, Oktar'ın cezaevinde kaldığı dönemde, 15 gün gibi kısa bir sürede yaklaşık 200 avukatla olağan akışa uygun olmayacak şekilde "hukuki yardım" adı altında görüşerek örgütü canlı tutmaya ve yeni üyeler bulmaya çalıştığı iddia edildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, örgütün son durumunu ve eylemlerini ortaya çıkarmak için soruşturma yaptı. Soruşturmanın ardından 20 kişi hakkında 352 sayfalık iddianame hazırlandı.

4.jpeg

ADNAN OKTAR ÖRGÜTÜ YÖNETMEYE DEVAM EDİYOR

İddianamede, Adnan Oktar’ın silahlı suç örgütünün yöneticisi olduğu için cezaevinde olduğu ancak örgütsel faaliyetlerine ara vermediği belirtildi. Oktar’ın, avukatları ve örgüt yöneticileri Meltem Daban ve Ferhunde Eda Babuna ile örgütü ayakta tutmaya ve talimatlarını dışarıya ulaştırmaya çalıştığı kaydedildi. Oktar’ın ayrıca, örgüt yöneticileriyle birlikte yargılamayı lekelemeye ve siyasi destek almaya çalıştığı, cezaevindeki örgüt üyeleriyle mektuplaştığı ve pişman olanları engellediği ifade edildi.

adnan-oktar.jpgadnan-oktar.jpg

AVUKATLARLA ÖRGÜTE ÜYE KATMA ÇABASI

İddianamede, Adnan Oktar’ın cezaevindeyken örgüt üyeleriyle etkisini sürdürmeye çalıştığı da vurgulandı. Oktar’ın, 15 gün içinde yaklaşık 200 avukatla normal olmayan şekilde görüştüğü ve bu görüşmelerde örgüte yeni üyeler kazandırmaya çalıştığı bildirildi. “Bu nedenle şüpheli hakkında avukat görüşlerinin kısıtlanmasına karar verilmiştir.” denilen iddianamede, Oktar’ın avukatları kullanarak örgütü genişletmeye ve yargılamayı temelsiz göstermeye çalıştığı aktarıldı. Oktar’ın örgüt üyelerine gönül bağı kurduklarını söyleyerek örgütsel bağlılığı pekiştirdiği belirtildi.

adnan-oktar2.jpg

OKTAR’IN YARDIMCILARI

İddianamede, Adnan Oktar’ın örgütün yeni yapılanmasını tek başına yürütmediği, daha önce ceza alan örgüt üyeleri Meltem Daban ve Ferhunde Eda Babuna ile iş birliği yaptığı kaydedildi. Oktar’ın, örgütün temel inancı olan mehdiyet konusunda, avukatlar aracılığıyla örgüt üyelerine notlar gönderdiği ve örgüt baskısını sürdürdüğü öne sürüldü. İddianamede, “Bu eylemler göz önüne alındığında, Adnan Oktar’ın örgütün hiyerarşik yapısında üst düzeyde yer alarak, örgüt üyelerine emir ve talimat verdiği, örgütü yönettiği, iş bölümü yaptığı ve koordinatör gibi davrandığı açıktır. Bu nedenle Adnan Oktar’ın örgüt yöneticisi olduğu kabul edilmelidir.” denildi.

adnan-oktar3.jpg

ÖRGÜTÜN YENİ YAPILANMASINDA ROL ALANLAR

İddianamede, örgütün yeni yapılanma süreci ve faaliyetleri şu alt başlıklarla açıklandı: “örgütün güncel durumu ve çalışmaları”, “güncel durumda yer alan bireyler”, “örgütün cezaevi kontrolü ve avukat ağı”, “güncel durumda örgütsel iletişim”, “örgütsel iletişimde alınan önlemler” ve “örgütün yalan haber ve propagandaları”. İddianamede, örgüt lideri, yöneticileri ve üyelerinin çoğunun tutuklu olduğu belirtilerek, örgütün bu duruma uygun yeni planlar yaparak güncel durumda faaliyet gösterdiği anlatıldı. Güncel durumda görev alan kişilerin, büyük oranda cezaevinden çıkan örgüt üyeleri ve örgütle bağlantılı olup henüz yargılanmayan kişilerden oluştuğu, fakat örgütün aynı zamanda yeni üyeler kazanmaya çalıştığı değerlendirildi. İddianamede, güncel durumda örgütsel faaliyet yapan serbest kişilerin, örgütün avukat ağı sayesinde örgüt lideri ve yöneticilerinin el yazısıyla verdiği emirleri aldığı, bu emirlere uygun şekilde hareket ettiği ifade edildi.

adnan-oktar5.jpg

adnan-oktar5.jpg

ÖRGÜTSEL İLETİŞİM, AVUKATLARIN GİZLİ GÖRÜŞMELERİYLE SAĞLANIYOR

İddianamede, örgütsel iletişimin kurulması için örgüt lideri ve yöneticileriyle normalden fazla ve uzun süreli görüşmeler yapıldığı, bu görüşmelerin avukat-müvekkil görüşmesi gibi gösterildiği belirtildi. Bu yöntemin aslında örgüt lideri ve yöneticilerinin el yazısıyla verdiği emirlerin cezaevinde olmayan örgüt üyelerine ulaştırılması için gizli bir örgütsel iletişim yöntemi olduğu iddia edildi. İddianamede, bu yöntemle alınan el yazısıyla verilen emirlerin, tek bir yerde toplanması için sözde hukuk birimi sorumlusuna gönderildiği, böylece cezaevi ile dışarı arasındaki örgütsel iletişimin örgütün avukat ağı aracılığıyla gizli görüşmelerle sağlandığı bildirildi. Avukat Sinem Mollahasanoğlu’nun avukatlık ofisinde, 29 Aralık 2022’de bulunan Adnan Oktar’a gönderilen mektuplar, notlar, belgelerin, ana dava mağduru Serra Muhammed Valipour’un adına hazırlanan klasördeki bilgi, belge ve emirlerle karşılaştırıldığı, emirlerin yerine getirildiğinin doğrulandığı kaydedildi.

adnan-oktar7.jpg

“AVUKATLAR ARACILIĞIYLA ALINAN EMİRLER UYGULANIP OKTAR’A BİLDİRİLİYOR”

İddianamede, klasörlerde, 2019-2020 yılları arasında e-posta adresleri üzerinden kurulmuş bir iletişim ağı olduğu da belirtildi. Bu iletişim ağında yer alan kişilerin kendilerine “İstanbul/Hukuk Grubu” dedikleri ve Oktar’a “müvekkil” veya “yazar” diye hitap ettikleri ifade edildi. İddianamede, grubun yargılama dosyasının içeriğini bildiği vurgulanarak, görüşmeye giden avukatlar aracılığıyla Oktar’dan alınan emirlerin, not şeklinde yazılı olarak kaydedildiği, her bir emirin hukuk grubu tarafından dikkatle uygulandığı, izlendiği ve Oktar’a geri bildirim yapıldığı aktarıldı. İddianamede, sanıklarla örgüt avukatlarının görüştüğü ve bu sayede sanıklar üzerinde etki kurulduğu bilgisi verilerek, avukatlar aracılığıyla sanıklardan önce yazılı olarak ifade alındığı, iddianamedeki suçlamalarla sanık ifadeleri üzerinde çalışmalar yapıldığı, tutarsız ve sorun yaratabilecek yerlerin düzeltildiği savunuldu. İddianamede, sanıklar üzerinde oluşturulan etki ve kontrol mekanizmasıyla, savunmaların ortak mantıksal çerçeveler doğrultusunda belirlenerek dayatıldığı ve ezberletildiği, ezberlenen savunmaları mahkeme sorgusunda söylemeleri emri verildiği de belirtildi. Mahkeme dosyasına sunulan yazılı savunmalarda da aynı yöntemin kullanıldığı ifade edildi.

adnan-oktar8.jpg

ÖRGÜTTEN KOPMA OLMAMASI İÇİN SANIKLARIN İHTİYAÇLARI KARŞILANDI

Savunmaların sanıkların özgür iradeli beyanlarına dayanmasına izin verilmediği ve yargılanan sanıkların da bu kabulle her safhada örgütsel bağlılıkla hareket ederek savunma yaptığı vurgulanan iddianamede, sanıklar üzerinde savunmalarla ilgili kurulan bu rızalı hakimiyetin dışında görüşe giden avukatlar vasıtasıyla sanıklardan alınan notlarla cezaevindeki her türlü ihtiyaçlarının takip edilip karşılandığı da anlatıldı. Sanıkların psikolojik durumlarıyla, beslenmeleriyle, giyim ve kişisel tarzlarıyla, sağlıklarıyla ilgilenilerek örgütten kopmaların önüne geçilmeye çalışıldığı, birlikteliklerinin devamının sağlanması noktasında telkinler yapılıp tedbirler alınarak, örgütün moral ve motivasyonunun canlı tutulmasının sağlandığı, sanıkların örgütsel bağlılıkla ihtiyaçlarının örgüt tarafından karşılanmasına izin verdiği de kaydedilen iddianamede, özellikle ve önemle üzerinde durulan mektuplaşmayla her sanığın hem Oktar'a hem de birbirlerine mektup yazmaya teşvik ve telkin edildiği, mektup yazmayanların takip edildiği, mektuplarla örgütten kopmaların önüne geçilmesine çalışıldığı, bu mektupların ileride delil olarak kullanılmak amacıyla saklandığı anlatıldı.

adnan-oktar9.jpg

adnan-oktar9.jpg

SOSYAL MEDYADA MEHDİLİĞİ GÜNDEMDE TUTMAK İSTİYOR

Adnan Oktar'ın görüşe gelen avukatları vasıtasıyla çok sayıda dini anlatımlar, dini örneklemeler, ayetler ve hadislere atıflar, mehdi, deccal, ahir zaman anlatımlarıyla örgüt mensuplarına aktarımlar ve telkinler yaptığı aktarılan iddianamede, "Oktar'ın görüşmesi esnasında Türkiye ve dünya gündemindeki siyasi olaylar, doğa olayları gibi konularda olayların sebebini kendisinin tutuklu olmasına bağlayarak bunu dini atıflarla delillendirme çabası içerisinde olduğu, içerideki ve dışarıdaki örgüt mensuplarına aktarımını sağlayarak telkin ettiği, bununla mehdilik kavramına atıflar yaptığı, sosyal medyada mehdiliği gündemde tutmak için talimatlar verdiği anlaşılmıştır." ifadeleri yer buldu. Şüphelilerin, talimat doğrultusunda, örgüt hakkında isnat edilen "silahlı suç örgütü" suçlamasını boşa çıkarmak amacıyla sosyal medyayı kullanarak propaganda yaptıkları da belirtilen iddianamede, algı oluşturmak adına çok yoğun faaliyetlerde bulundukları, Adnan Oktar'ın talimatları doğrultusunda cinsel suç isnatlarına yönelik "külliyen ret" kararı doğrultusunda ortak söylemde hareket ettikleri dile getirildi. İddianamede, ana davanın müştekilerinden Serra Muhammed Valipour'un iddialarıyla ilgili yine Oktar'ın talimatları doğrultusunda yoğun bir çalışma yürütüldüğü, annesi Dilek Çelikten'in nasıl ifade vereceği ile ilgili çalışmalar yapıldığı anlatıldı.

adnan-oktar10.jpg

İLETİŞİME "E-MAİL" ÖNLEMİ

Örgütün cezaevi dışındaki iletişim taktiğinin ise takibe duyarlı şekilde örgütsel tedbir uygulanarak e-mailler yoluyla gerçekleştiğine dikkat çekilen iddianamede, iletişimin bu şekilde kurulmasının nedeni olarak CMK'nın ilgili maddeleri gereğince takip sağlanamaması ve e-maillerin içeriğine yurt dışında olan serverlardan kaynaklı ulaşılamaması gösterildi. İddianame, gönderildiği ağır ceza mahkemesince kabul edildi. Sanıklar, önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak.

adnan-oktar11.jpg

CEZA İSTEMLERİ

İddianamede, şüpheliler Adnan Oktar, Meltem Daban ve Ferhunde Eda Babuna'nın "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçundan 5 yıldan 12'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi. Bu kişilerin ayrıca, Türk Ceza Kanununun (TCK) ilgili maddesi uyarınca, örgüt üyelerinin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği bütün suçlarından dolayı fail olarak cezalandırılması da talep edildi. Adnan Oktar, Meltem Daban ve Ferhunde Eda Babuna'nın bu kapsamda, "örgütün veya amacının propagandasını yapma" suçundan 10,5 yıldan 31,5'ar yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, diğer 17 sanığın "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma", "örgüte yardım" ve "örgütün veya amacının propagandasını yapma" gibi suçlardan farklı oranlarda hapisle cezalandırılması talebi de yer aldı.

adnan-oktar13.jpg

adnan-oktar14.jpg

İlgili Haberler