"Bu ben değilim" diyemedim...

Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü'den çok anlamlı veda mektubu geldi. Özkürkçü, "Askeri kaynak lafından dolayı çok zor anlar yaşadım; ama ben sonuçta askerim, çıkıp açıkça haykıramadım; çoğu zaman "bu ben değilim" diyemedim, sadece sorumlu olduğum ilgili yerlere bilgi verdim 'bu ben değilim' dedim" diye yazdı.

Son bir yılda tam 1.157 adet (bin yüz elli yedi) e-mail (elektronik posta) gönderen 15 Temmuz darbe girişimi mağduru kahraman bir generalden bahsediyorum ki bu mesajların tamamını arşivledim.

İnanın 24 saatin her dakikasında biz gazeteciler uyurken dahi mesajlarını göndermiştir. Özkürkçü'ye benim hakkım da anasının ak sütü gibi helal olsun.

Yeni yaşamında sağlık ve mutluluk dileyerek "veda" mesajını özetleyerek yayınlıyorum.

       "Sizlerle 6 yıllık bir beraberliğin bugün itibariyle sonuna gelmiş bulunmaktayım.

        Siyasi mülahazalardan kesinlikle uzak kalarak -ki öyle olması da gerekiyordu- Komutanlarımın verdikleri izin ve talimatlarla basın mensuplarıyla görüştüm. TSK hakkında yapılan eksik, yanlış ve/veya maksatlı haber ve yorumlara yönelik doğruları aktarmaya çalıştım elimden geldiğince.

        Ama asıl önceliğim sizlere zamanlı ve doğru bilgiyi ulaştırmaktı. Teröristle mücadele operasyonlarına özellikle ağırlık verdim. Vurguladığım üzere sizlere zamanında ve doğru bilgileri vermeye gayret ettim. Genel Yayın Yönetmeni, haber müdürü, muhabir ayrımı yapmadım; zira hepiniz doğru bilginin peşindeydiniz. "Ben Daire Başkanıyım, sadece şunlarla görüşürüm" demedim.

        Devletimi zora düşürebilecek durumlarda birçok geceyi uyumadan o olayla ilgili zamanlı bilgi almak suretiyle sizlere iletmeye çalıştım. Bazen ben de bilgi alamaz durumda kaldım; ama hepiniz buna saygı gösterip beni, bizleri sabırla beklediniz.

        "Askeri kaynak" lafından dolayı çok zor anlar yaşadım; ama ben sonuçta askerim, çıkıp açıkça haykıramadım; çoğu zaman "bu ben değilim" diyemedim, sadece sorumlu olduğum ilgili yerlere bilgi verdim "bu ben değilim" dedim. Bazen bu yalan kaynak konusunda ilgililerden izin almak suretiyle bizzat telefon açarak sitemlerimi de ilettim. Hep açık sözlü oldum; yüreğimden ne geçiyorsa direkt söyledim, bundan da zaman zaman zarar gördüm.

        15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi Genelkurmay Karargahında asker elbisesi giyen şerefsizlerce derdest edildim, direndim, mücadele ettim; bu esnada "devlet yalakası" denerek yüzlerini hayatımda ilk kez gördüğüm iki hainden şiddetli darplar aldım. O anlarda şahsım için zerre korku hissetmedim ama devletim için çok endişe ettim. Umarım ki bu şerden de devletimiz hayırla çıkacaktır.

        Benim için asıl olan Devletimin bekasıdır. Devlet benim namusumdur; şimdi şerefimle, yüzümün akıyla görevimi devrediyorum. Bundan sonraki süreçte devletimin bir generali olarak değil, ama devletimin sadık bir neferi olarak yaşamaya devam edeceğim.

        Emekli olduğum haberini alan siz vefalı arkadaşlardan çok güzel sözler, övgüler işittim hâlâ bunları işitiyor ve çok mutlu oluyorum. Her kesimden benzer ifadeleri, övgüleri duymak bu yönde gösterdiğim çabaların en büyük ödülüdür bana; sağ olun, var olun. "Vefa" en çok önem verdiğim insani değerdir. Allah hepinize vefalı dostlar, dostluklar nasip etsin.

        Yerimi, makamımı kaybederim korkusuyla zinhar yalana, dolana başvurmadım; daire başkanlığı/danışmanlık görevim esnasında da komutanlarımdan azar işitme, bulunduğum makamı bile kaybetme pahasına hep gerçekleri söyledim. Yanlış veya eksik olduğunu değerlendirdiğim bir konuda Komutanlarımın hoşuna gitsin diye, savundukları düşüncelere de "çok güzel, muhteşem, doğrudur" demedim, yine doğru bildiğimi söyledim.

        Bu çok uzun süreçte maruz kaldığım haksız ithamları, yalanları ve vefasızlıkları artık bir kenara koyarak son sözümü söylüyorum; devlet anamdır, babamdır, eşimdir, kızlarımdır, namusumdur; devletime mutlak bir sadakat içinde hareket ettim, devletimi her kesime karşı sonuna kadar savundum. İkbal peşinde koşmadım, görevim süresince devletimin aleyhine olabilecek her şeye direndim, komutanlarımızı anında yanlış/eksikler konusunda bilgilendirdim, korkmadan doğru bildiğimi gerekçeleriyle arz ettim.

        Hain darbe girişiminin merkezinde olan şerefsizlerden bazıları "aramızda husumet vardı, o nedenle bizimle ilgili böyle söylüyor" diye mahkemede açıklama yapıyorlar ama nedense o husumetin neden kaynaklandığını açıklayamıyorlar. O husumet eğer devletimi koruma adına koyduğum şerhlerden kaynaklanıyorsa -ki öyle- bu benim için büyük bir şereftir.

         Vicdanen kendime ve Allah'ıma karşı çok rahatım. Eğer ki sizlere bir nebze de olsa hakkım geçmişse sonuna kadar helal ediyorum, sizler de hakkınızı helal edin. Daha güzel, daha huzurlu ve mutlu ortamlarda görüşmek temennisiyle..."

Yazarın Diğer Yazıları