Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Turgay BEŞYILDIZ

Turgay BEŞYILDIZ

Çanakkale'de türküyü de vurdular

Çanakkale'de türküyü de vurdular

1915 yılında yaklaşık 10 ay süren Çanakkale Savaşı, bu ülkenin Nagasaki''si ve Hiroşima''sıydı. Yaralı, hastalık ve kayıplarla sonrasında 253 bin’e çıkan şehit sayısı, cephede 167 bin küsur askerimizin canını verip, şehit olup yattığı yerdir Çanakkale...
“Bizim siperlerle, Türklerin siperleri birbirine çok yakındı, 8-9 metre kadar mesafe vardı. O kadar yakındı ki, gündüz savaşıp, gece ateş kesildiğinde alçak sesle konuşurduk yerimiz belli olmasın diye. Ayaklarımızın ucuna basarak yürürdük siperlerde. Hiç gürültü çıkarmamaya çalışırdık.
Genellikle hava kararır kararmaz karşılıklı ateş kesilir, biraz daha rahat hareket ederdik. Gece yaklaşırken her gün aynı saatlerde, Türk siperlerinden bir şarkı sesi yükselirdi, derinden… Öyle gür, öyle içli, öyle dokunaklı bir sesti ki dinlemeye doyamazdık. Sonradan öğrenmiştik Türkler buna türkü diyormuş. Yaklaşık yarım saat kadar süren bu özel resital konser, bir zaman sonra komşu siperlerde de kulaktan kulağa duyulmuştu. Bu hikaye siperler arasında yayılmaya başlayınca, bizim siper; geceleri o Türk askerinin konserini dinlemeye gelenleri misafir ederdi. Diğer siperlerden gelen arkadaşlarımıza kahve, çikolata ikram eder, birazdan söylemeye başlar, dinleyin derdik.
Kendisini değil, sadece sesini duyduğumuz bu askere hepimiz hayrandık. Bu tatlı ve iç yakan, ruhumuzu kavuran nağmelerle ne söylerdi gerçi anlamazdık ama efsunlu bir sesti, bu gecenin karanlığını delip geçen... Gündüz savaştığımız insanın gece söylediği o türkü dedikleri şarkılarını dinlemek ve ondan etkilenip duygulanmamak, evinden kilometrelerce uzakta olan bizler için, ne ilginç bir işti ama gerçekti. Bazen hafif bir esinti çıkar ve yanık nağmeleri başka yöne götürürdü.
Biz kulaklarımızı dört açıp daha iyi duymak için, neredeyse başımızı dışarıya çıkaracak hale gelirdik siperlerde. Bir de sigaramızı yakar keyifle dinlerdik o Türk askerinin türkülerini. Ne ilginçtir ki, gündüz birbirimize mermi atar, geceleri ise konserve, sigara, çikolata gibi şeyler atardık, siperden sipere. Ne ilginç değil mi? Gündüz birbirimize kurşun, gece çikolata!
Bir gece yine konser saatleri gelmişti ama alışık olduğumuz o ses duyulmuyordu. Merak içerisinde uyumaya çalıştık. Ertesi sabah tekrar karşılıklı ateş ettik birbirimize, vurulanlar, yaralananlar oldu. Gece karavanadan sonra yine o sesi bekledik, şarkılar yine yoktu. 4, 5, 6 gece derken artık konser yoktu. Hepimiz bir merak içinde kalmıştık ve o gece yan siperlerden gelenlerle durumu öğrenmeye karar verdik. Türkçe bilen savaş muhabirine yazdırdığımız bir kağıdı, taşa sarıp sesin geldiği Türk siperlerine fırlattık. Bu kağıttaki iki cümleyle konserin niçin kesildiğini soruyor ve selam yolluyorduk, 8-9 metre önümüzdeki Türk askerlerine.
Kısa bir süre sonra fırlattığımız taş, arka yüzü yazılmış aynı kağıtla bizim sipere fırlatıldı. Bu kağıtta ne yazıldığını biraz tahmin etmekle beraber çok merak ediyorduk. Savaş muhabirimizin başına yığıldık. Kağıtta yazan tek Türkçe cümlenin ne anlama geldiğini anlamamız uzun sürmedi. Tercüme edecek olanın yüzünü inanın hüzün bürümüştü.
Tabii cümlenin anlamanı duyunca, hepimiz aynı hüzne ve üzüntüye gömülüverdik. Olduğumuz yere çöktük, siperlerin iç duvarlarına yaslandık. Kağıtta ki cümle aynen şöyleydi : ‘O arkadaşımızı geçen haftaki çatışmada bir sabah vakti siz vurdunuz. ’
Bu üstteki tırnak içindeki satırlar; Avustralya’da Gelibolu ile ilgili bir müzede, Yeni Zelandalı, yani bir Anzak askerinin savaş boyunca günlüklerini not tuttuğu defterinde bulunmuştu. Ne düşündürücü değil mi ? Acaba o Türküleri okuyanı bilselerdi, onu görünce vururlar mıydı acaba? O, müttefik düşman cephesindeki askerler onu vururlar mıydı? Hiç sanmıyorum.
İşte evrensel müziğin güzelliği burada. Savaş, mavaş dinlemez, dinletir.
Selam ve rahmet olsun, Çanakkale’de ki tüm cephelerde ''''Bağımsız Türkiye'''' için savaşan, canını vererek şehit olan tüm Paşa, Subay, Erbaş, Erlere ve sivillere ve de orada büyük mücadele veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk''e ve tüm silah arkadaşlarına.

Yazarın Diğer Yazıları