Futbolun fay hattı kırıldı. Konyaspor'un nasıl yara aldığını Recep Çınar açıkladı

Futbolun fay hattı kırıldı. Konyaspor'un nasıl yara aldığını Recep Çınar açıkladı

Ne zamana kadar?
Sivasspor maçına kadar!
Çalışanlardan tutun, futbolculara kadar, Konyaspor kulübündeki hemen hemen herkesin yüzüne kan geldiğine şahit olmuştuk…
Bu moral motivasyonun sahaya yansıması, yeteri kadar olmamasına rağmen, tribünlerin ambiyansı ve yönetimin samimiyeti ile vites yükselten futbolcular, bu istek ve arzuyla adım attılar sahaya…
Sivasspor maçı hariç…
Fatih Özgökçen dönemindeki terk edilmişlikten sonra, futbol oynama iştahları ile mücadele etme ve maça asılma gayretleri de fark edildi…
Sivasspor maçı hariç…
Bazıları futbol oynamayı hatırladı, bazıları da tekmeye kafa koymayı…
Daha doğrusu Konyaspor’da aidiyet duygusu çiçeği burnunda başkan Ömer Korkmaz’la birlikte yeniden geldi…
Bu bir gerçek…
Ama, Sivasspor maçı hariç…
Sivasspor maçı Konyaspor’un “kader anı” maçlarından birisiydi ve kazanmak zorunda olduğu bir maçtı…
Maalesef kazanamadı ve bedeninde büyük yaralar açtı…
Kim ne derse desin, bu saatten sonra “çanlar Konyaspor için çalmaya” başladı…
Yeşil-beyazlılar, ilk yarıyı 20 puanın altında tamamlarsa, fireni patlamış kamyon gibi duvara toslar ve ayağa kalkması da yılları bulur…
Kimse bana “gamlı baykuş” yakıştırması yapmasın…
Ben olabilecekleri söylüyorum.
x
Konyaspor teknik direktörü Hakan Keleş’in Sivasspor maçındaki performansına değil, ama hafta içindeki “zor maçlar bekliyor bizi” söylemlerine sonuna kadar katılıyorum!
Keleş’in bu röportajında “Fatih Karagümrük ve Sivasspor maçları bize puansal açıdan sıkıntı yaşattı. Bunları deplasman maçlarında telafi etmemiz gerekiyor. Deplasman maçlarımız da zor. Samsunspor, Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarımız var. Zorlu bir fikstür bizi bekliyor. Buraları az kayıpla geçip, iç sahada kaybettiğimiz puanları dış saha karşılaşmalarında tamamlamamız gerekiyor” buyurmuş!
Af buyur!
İçeride İstanbulspor ve Karagümrük’le 1-1 berabere kalmış, Rize’ye 2-1, Beşiktaş’a 2-0, düşme adaylarından en kuvvetlisi olan Pendikspor’a 2-1 ve son olarak da Sivasspor’a 1-0 mağlup olmuş, toplamda 16 puan kaybetmiş Konyaspor’un, bu kayıplarını deplasman maçlarında tamamlaması gerektiğini söylemiş…
Deplasmandaki rakipler mi?
Samsunspor, Fenerbahçe ve Galatasaray!
İçeride de tek maçın var, o da Kayserispor…
Bu telafi işi nasıl olacak?
Hakan Keleş’in bu röportajda kurduğu en sıkıntılı cümle ise “Kötü oynayan oyuncuları çıkartmakta biraz zorlandık. Orada sorun yaşadık, kadro yapılanmasında problemlerimiz var” demiş…
“Kötü oynayan oyuncuları kenara almakta zorlandık” ne demek bilader?
Sen bu takımın malzemecisi Murat Akçadağlı’mısın da, oyuncular üzerinde ağırlığın ya da yaptırımın yok!
Sahadakiler kötü, kulübedekiler kötü, tribüne çıkardıkların daha da kötü, iyi olan bir tek siz misiniz?
Şuna hak veririm; bazı oyuncuların yetersiz olduğunu, bazılarının çöp olduğunu ifade edebilirsiniz ve bunda da yüzde milyon haklısınız?
Eyvallah…
Ama, ilk yarı maçlarını tamamlayacağın bu oyuncuları aslanların önüne atmakla, kendini temize çıkarma gayretlerin hoş değil, bu söylediklerinin alıcısı olmaz…
Ezcümle; Konyaspor’u bu hale düşüren, bir şehrin kaderiyle oynayan insanlar ve bu insanlara çanak tutan kanı on para etmez yazar çizerlerin, hiç mi vicdanları sızlamıyor?
Diyeceksiniz ki, “olmayan şey nasıl sızlasın.?”
Siz de haklısınız.
x
TÜRK FUTBOLUNA ATILAN YUMRUK
Çok uzun cümleler karmayacağım “yumruk” konusunda…
Kısa cümleler de olsa, içimde kalmasına gönlüm razı olmadı…
Faruk Koca diye bir adam, milyonların önünde futbola tecavüz etti, dolayısıyla da, futbol namusunu kaybetti…
Bu saatten sonra futbolun onurunu kim kurtarır bilemem, ama ülke futbolunda hiçbir şey eskisi gibi olmaz…
Futbolun “fay hattı” kırıldı…
Bu “fay hattı”nın kırılması insanların içinde patlamaya hazır daha çok kazanma arzusu, güç zehirlenmesi, öfke, hırs, kin ve nefretin boyutlarını da gözler önüne serdi…
Bu “yumruk” olayı biraz daha gündemde kalır ve bir müddet sonra da tedavülden kalkar mı?
Sanmıyorum…
Hakem camiası bu konuda “radikal” kararlar alabilir ve yaptırıma gidebilir…
Yukarıda da ifade ettiğim gibi, Türk futbolunda “fay hattı” kırıldı, büyük bir deprem oldu…
Halil Umut Meler’i yerle bir eden bu deprem artçı depremlerle, hem de büyük artçı depremleri devam eder…
Umarım, bu depremlerden Türk futbolu büyük yara almadan çıkar…
Umarım!

Yazarın Diğer Yazıları