​​​​​​​Zıvanadan çıkan tek adam rejimi

Öyle üzgün, öyle kızgınım ki ne yazayım? FETÖ ile mücadele eden, PKK ile mücadele eden, AKP'lilerin yolsuzluklarıyla mücadele eden, bunları yazı ve kitaplarıyla ortaya döken  yazarımız Murat Ağırel kardeşime, "e-imza" ile "e-tutuklama" kararı verildi…

Sanmıyorum ki hakim duruşma yaptı…

Sanmıyorum ki savcılığın iddianamesini okudu…

Sanmıyorum ki vicdanı ile karar verdi…

Sanmıyorum ki hukuki karar verdi…

Biliyorum ki siyasi etki altında kaldı…

Karar altında e-imza…

***

Hakim siyasi karar verdiğini resmen belgeledi

Nasıl mı?

İstanbul 5. Sulh Hukuk Mahkemesi Murat Ağırel için kararını şöyle verdi:

-9. sayfada "serbest" kararı verdi

-10. sayfada "tutuklama" kararı verdi

Anlaşılan o ki hâkim kararını yazarken önce hukuki ve vicdani olarak "serbest" bırakılmasını kararını 9. Sayfaya açık ve net şekilde yazdı.

 

Siyasi baskı…

Tam o sırada, "siyasi baskı" geldi…

Allah'ın sopası devreye girdi, hakim "serbest kalsın" yazısını silmeyi unuttu.

Kararını yazmaya 10. sayfaya gelmişti ve siyasi baskının altında kaldı ve "Tutuklansın" kararını da yazdı…

Hukukun bittiği noktadayız…

Türk hukuk sisteminde, Adalet dondu, Siyaset kondu…

Adalet bakanı Abdülhamit Gül'e çağrımdır:

-Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan Yargı reformunu derhal çöpe atın,

-2. Yargı reformu paketini kesinlikle gündeme getirmeyin,

-Reformun "R"sini ağzınıza almayın,

-Etmezsiniz biliyorum ama bir hukukçu olarak derhal istifa edin…

 

Değerli okurlarım,

Bendeniz mağdur olan her medya kuruluşunun, siyasi linçe uğrayan, esir alınan, her gazetecinin yanında oldum, olmaya da devam ediyorum.

Oda TV'nin yayının durdurulmasını şiddetle kınıyorum… Barış Terkoğlu'nun tutuklanmasını şiddetle kınıyorum… Barış Pehlivan'ın tutuklanmasını şiddetle kınıyorum… Haber emekçisi Hülya Kılınç'ın tutuklanmasını şiddetle kınıyorum...

Gazetemizin yazarı Murat Ağırel'in tutuklanmasını şiddetle kınıyorum…

Türkiye tek sesli olamaz

Ve sözü Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin'e bırakıyorum:

- Haber yazdı diye haberciler hapsedilemez

- Türkiye'nin tek sesli olmasını kimse istememelidir.

- Sezarist uygulamaların ülke sorunlarının çözümüne katkı koyması beklenmemelidir.

- İnsan hayatı en önemli değerdir. Gazeteciler her ne sebeple olursa olsun hayatlarını bu ülke veya bu ülkenin çıkarlarını savunma maksadıyla heba eden kahramanları her türlü saygıyı ve takdiri görmelidir.

- Sessiz, sedasız cenazeleri kaldırılıyor, sanki hiç öyle bir kayıp yaşanmamış gibi davranılması bekleniyor ise, insanımız bunu kabul etmez.

- Türkiye'nin imajını gazeteciler bozmuyor.

- 180 ülkeli Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye'nin 157. Sırada olması ciddi bir "ayıptır.

- Türkiye, 2016'dan bu yana Freedom House raporlarında 'özgür olmayan' ülkeler arasında gösterilmektedir.

-Türkiye'nin imajının bu denli kötüye gitmesinden dolayı Yunanistan sınırında şiddet gören Türk ve yabancı gazeteciler sorumlu gösterilemez.

- Hapisteki gazeteci sayısı 99'a çıktı, birçok gazeteci de şartlı serbest statüsünde tutuksuz olarak yargılanmakta ki Türkiye'nin parçası olmayı umduğu Avrupa Birliği norm, değer ve yasal mevzuatıyla tamamen ters bir adli mevzuat ve anlayışla gazetecilerin yaşamlarının bir bölümünde hapse düşmeleri kabul edilemez.

- Gazetecilere yönelik şiddetin cezasız kalması,

- Medyaya yönelik suçlarda cezasızlık kuralının nadiren bozulması,

- Demokratik kurumsallığın giderek daha da çözülmekte olduğunun görülmesi

- Eleştirel haber yazan gazetecilerin ithamlarla ve itibar suikastı taktikleriyle savaşmak zorunda bırakılmalarını Türkiye'nin yararına görmek mümkün değildir.

- Samimi dileğimiz tüm bunlara son verecek ve Türkiye'yi demokratik ülkeler ligindeki saygın yerine oturtacak politika değişikliklerdir.

- Murat Ağırel, Ferhat Çelik, Aydın Keser ve diğer arkadaşlarımızın adli kontrolle serbest bırakılmaları memnuniyet verici gibi görünse de, haber yazmak suç değildir, haberciler de haber yazdıkları için yargılanmamalıdırlar.

- Murat Ağırel 'in 24 saat sonra tutuklanmasını, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Hülya Kılınç'ın tutuklanmalarını ve Oda TV'ye erişim engeli kabul edilemeyecek uygulamalardır.

- Haberciler haber yazdı diye adli işleme uğramamalı, tutuklanmamalıdırlar.

- Şüphesiz ki gazetecilik suç değildir ve haber yaptıkları için gazeteciler tutuklanmamalıdır…

Değerli okurlarım,

Siyasileşen yargı bilinsin ki Türkiye'yi ortaçağa götürüyor.

Zıvanadan çıkan tek adam rejimi Türkiye'yi ortaçağa götürüyor.

Uyan Büyük Türk milleti lütfen UYAN...

Yazarın Diğer Yazıları