Bir kurmay albayın yaktığı işaret fişeği!

Bir kurmay albayın yaktığı işaret fişeği!

Güray Belhan, emekli kurmay albay. Henüz tanışmadık ama emekli olduktan sonra yazdığı "Önüm, Arkam, Sağım, Solum Tarikat..." adlı kitabını bir solukta okuduğum için çocukluğundan bugüne yaşadıklarını öğrenmiş oldum. Kitabın kapağında, "FETÖ''cü askerî savcının yok edemediği, yeni nesil tarikatçıların tasfiye ettiği vatansever Atatürkçü kurmay albayın hikâyesi" ifadesi de var...

***

Bu yazıda ele alacağım konu ise kitabın sonuna eklenen, Belhan''ın kurmaylık eğitimi sonunda hazırladığı mezuniyet projesinin sonuç bölümü... Belhan, yurt içinde ve yurt dışında görevden göreve koştuğu için kurmaylık sınavına 2019 yılında, albay rütbesindeyken hazırlanabilmiş ve kurmay subay olarak Suriye''deki bütün operasyonlarda görev yapmış bir kişi...

Belhan''ın kurmaylık mezuniyet projesi, "Suriyeli mülteci sorununun Türkiye''nin millî güç unsurlarından nüfus gücü ile psiko-sosyal ve kültürel gücüne etkileri ve muhtemel çözüm yolları" başlığını taşıyor.

Belhan, projenin "sonuç ve teklifler" bölümünde önce Atatürk''ün, Medeni Bilgiler kitabında yazdığı ulusal ahlak tanımını hatırlatıyor:

"Gerçekte, ahlaksal düzen, belli kişilerden ayrı ve bunların üstünde ancak toplumsal, ulusal olabilir. Ulusun, toplumsal düzeni ve güvenliği, bugünkü ve gelecekteki rahatlığı, mutluluğu, esenliği ve korunmuşluğu, uygarlıkta ilerlemesi ve yükselmesi için insanlardan her konuda ilgi, çaba ve özverisini ve gerektiğinde seve seve kendisini gözden çıkarmayı isteyen ulusal ahlaktır. Her yönden gelişmiş bir ulusta, ulusal ahlak gerekleri, o ulusun bireyleri tarafından bir çeşit muhakeme edilmeksizin, vicdan ve duygusal bir güdüyle yapılır. En büyük ulusal duygu, ulusal heyecan işte budur."

Belhan, daha sonra şu tespitleri yapıyor:

"Bugün Türkiye Cumhuriyeti''ni ayakta tutan en önemli unsur, insanının vatanı için gerektiğinde seve seve kendini feda edebileceği bir ahlak ve kültür yapısına sahip olmasıdır. Bunu Türk toplumu hiçbir muhakeme yapmadan yerine getirir. Ancak 2011 yılından itibaren ülkesini ve tüm imkânlarını Suriyelilere açmak Türk halkı için iyi bir deneyim değildir. Çünkü halk arasında, kendi ülkesini savunacak hâldeyken kaçıp başka ülkeye gelen bir kültür ve anlayışın insanımız nazarında çok da kıymeti harbiyesi yoktur. Özellikle, 2019 yılı yeni yıl kutlamalarında Suriyeli gençlerin Taksim Meydanı''nda Suriye bayraklarıyla eğlenmeleri ve kutlama görüntüleri, Türk insanının hafızasında derin izler bırakmıştır.

Türk askerinin savaşçı ruhu ve her türlü zorluğa göğüs geren sarsılmaz iradesi ise Türk kültürünün kazandırdığı bir yetenektir. Bu kültür yapısı bozulursa Türkiye Cumhuriyeti''nin dış tehditlere karşı bağışıklığı sekteye uğratılmış olacaktır. Türkiye, sığınmacı problemini değerlendirirken bu hususun göz önünde bulundurulması elzemdir.

Prof. Dr. Hasan Köni''nin Millî Savunma Üniversitesi''ndeki dersleri sırasında yapmış olduğu tespitin ne kadar yerinde olduğu görülmektedir;

''Kültürünü oluşturan mekanizmayı ortadan kaldırmadan Türkiye''yi yıkmak mümkün değildir!

Tarihte eşi benzeri olmayan yüksek bir rakamı aşan Suriyeli sığınmacı nüfusunun, Türkiye''ye sosyo-kültürel alandaki olumsuz etkilerinin toplumda olası yozlaşmanın işaret fişeği olabileceği kıymetlendirilmektedir."

***

Güray Belhan, daha sonra önerilerini açıklıyor. Görüldüğü gibi Belhan, Suriyelilerin Türkiye''ye sadece nüfus yapısını değiştirmek için değil aynı zamanda Türk kültürünü yozlaştırarak Türkiye Cumhuriyeti''ni çökertmek projesi dahilinde getirildiğini söylüyor.

Böylece, Güray Belhan gibi üstün niteliklere sahip bir kurmay albayın neden kadrosuzluktan emekliye sevk edildiği de anlaşılmış oluyor!

Yazarın Diğer Yazıları