Eğitime yazık oldu

Eğitime yazık oldu

28 Mayıs akşamından beri doğal olarak "yenilginin" muhasebesi yapılıyor. Ülkenin tarihsel ve siyasal geçmişi masaya yatırılıyor. Kimileri seçim stratejisini yanlışlıklarını öne sürerken, bir kesim milletvekili listelerini eleştiriyor. Ben seçimin kazananı olduğundan emin değilim. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, seçim kaybedeni olmayan bir zafer gibi algılanır. Bizde ise seçim sonrası ülke ikiye bölünmüş durumda. Milletin yarısını terörist, din düşmanı, hain ilan edildiği bir ülkede seçim sonuçlarının bu durumda olması kaçınılmaz.

Seçime hile karışıp karışmadığını bir kenara bırakarak mevcut sonuç üzerinden konuşalım. Bizim gibi kaynakları kısıtlı ve baskı rejiminde olan ülkelerde iktidar seçimlere propaganda avantajıyla her zaman bir adım önde başlar. Devletin tüm kaynaklarını ve olanaklarını usulsüz ve orantısız kullanan, kendisine tamamen teslim olmuş medyanın gücüyle iftiralar üreten, rakibinin SMS'lerine bile yasak koyan, seçmeni işsizlikle, yardımları kesmekle tehdit eden bir liderin 1 milyon oy yer değiştirse kaybetmiş olacağı bir seçimden başarıyla çıktığını düşünmek gerçekçi değil. Bir süre daha ülke sıkıştığı yerde sayacak, ekonomi başta olmak üzere birçok alanda daha kötüyü göreceğiz.

İktidar kolları sıvadı

Ancak anahtar kilitte. Anahtar deliğinden değil açtığımız kapıdan bakmak için sonucu doğru okumak ve iyi olanı koruyup yanlış olandan da kurtularak mücadeleye devam etmek gerekli. Yerel seçimler için iktidar şimdiden kolları sıvadı. Toplum tarafından sevilen kişileri yok etmek, satın alma uygulaması başlatmak için harekete geçti. Feto taktiği sosyal mühendislik yapacağının sinyallerini vermeye başladı. Kaybettiği iller için özel çalışmalar başlattı. Muhalefete duyurulur.

Eğitime yazık oldu

Seçim ittifakından uzaklaşıp kendi gündemimize dönecek olursak. Eğitim için muhalefetin ortaya koyduğu eğitim programlarında, Türkiye'de eğitimde fırsat eşitliğinin yeniden tahsis edileceği duyurulmuştu. Bilindiği gibi "Özgür ve yenilikçi birey", "Çoğulcu ve Katılımcı Toplum" sloganlarıyla Cumhuriyetin 100. Yılı için eğitim politikalarını içeren programla uzman öğretmenlik, baş öğretmenlik ve mülakat sistemi kaldırılacaktı. Üniversiteler kendi rektörlerini seçeceklerdi. Tüm yükseköğretim yurtları üniversitelere devredilecekti. Parası olan çocuğun okuduğu bir eğitim düzenine son verilecekti. Özel okullara mecbur kalınması ortadan kaldırılacaktı. Köy okulları eğitime açılacak, taşımalı eğitime son verilecekti. Eğitim harcamalarında KDV olmayacaktı. Okullarda öğrencilere bedava yemek verilecekti. Sorgulanan bir eğitim sistemi uygulamaya sokulacaktı. Liyakat sistemi uygulanacaktı. Zorunlu okul öncesi ve beş yılık ilkokul dönemi başlatılacaktı. Bütün bunlar yok oldu. İktidar eğitimi tarikatlara bırakacak. Güvenli bir sınav sisteminin gerçekleşmesi mümkün görünmüyor. YÖK'ün nasıl şekilleneceği belirsiz. Özel üniversite borsası can yakmaya devam edecek. Bekleyip görelim.

Yazarın Diğer Yazıları