Pazar tezgâhları yanıyor

Dün pazara çıktım. Pazar tezgâhları yanıyor. Ot bile 10 liranın üstünde. Pazarda dolaşan asık yüzleri gördüm. Fiyatlara bakan öğretmenleri gördüm. Alış veriş için akşam saatini bekliyorlar. Geçmiş öğretmenler günlerini kutladım…

Hallerini sordum. Sormaz olaydım!

Yaralarını deştim. Eğitim sisteminden dert yandılar. Topluma araştırmayan, bilimsel kaygı taşıyan kişi olarak tanıtılmaktan yakındılar. Asıl sorumluluğun eğitim sisteminden kaynaklandığını dile getirdiler. Eğitim fakültelerinin öğretmen yetiştirebilecek yetkinlikten uzak olması, öğretmenlerin ekonomik olarak emeklerinin karşılığını alamayışları. Ülkede her üç öğretmenden ikisi farklı bir işle uğraşmak durumunda kalmaktadır. Mesleki çalışma alanlarının darlığından şikâyet ettiler…

Hizmet içi çalışmalarının işlevsiz olduğunu söylediler.

Liyakat lafta

Gelişmiş ülkelerde özellikle Avrupa’da öğretmenlik mesleği özerk bir yapı konumuna doğru giderken, ülkemizde tam aksine mülakata dayalı atamalar ile liyakat esas alınmadan öğretmen alımı yapılması, toplumun yarı aydını sayılan öğretmenlerin toplumsal hiçbir olaya doğrudan veya dolaylı katılım ya da yorum yapma alanının bırakılmamasından yakındılar. Öğretmenlerin sindirilip açlıkla terbiye edilir konuma düşürüldüğünü ve itibarsızlaştırıldığını dile getirdiler.

Sistem değişikliği

Millî Eğitim Bakanlığı, eğitime yönelik politika ve uygulamalardaki başarısızlığı sorgulamak yerine, her fırsatta sistem değişikliğine giderek sadece öğrencileri değil öğretmenleri de mağdur etmiştir. PISA sonuçlarından da anlaşıldığı üzere, eğitim sisteminde yaşanan sorunların ve eğitim niteliğinde yaşanan bozulmanın sorumlusu öğretmenler değil, yıllardır laik, bilimsel eğitim karşıtı politikaları hayata geçirmekte ısrar eden AKP iktidarının Millî Eğitim Bakanlığı’dır. Ülkemizde öğretmenler en ücra köşelerde her türlü olumsuz koşullarla mücadele ederek görevlerini yerine getirme çabasındadır. Yaşamın olduğu her yerde eğitim emekçisi öğretmenlerimizi görmek mümkündür.
Bilinmelidir ki öğretmenlerimiz el üstünde tutulmalıdır. Onlar ki çocuklarımıza yani ülkemizin geleceğine yön verenlerdir. Onlar mutlu donanımlı olmalıdırlar. Onlar ne kadar mutlu olursa geleceğimiz de mutlu olur. Ne kadar donanımlıysa geleceğimiz de o kadar parlak olur. Bu meslek bir uzmanlık alanıdır. Diploması olan her öğretmen, öğretmenlik alanında yeterlilik belgesiyle mezun olmaktadır. Bir öğretmen, atanana kadar tabiri caizse annelerinden emdikleri süt burunlarından geliyor. Atandıktan sonra da enerjilerini tüketene kadar herkes ellerinden geleni ardına koymuyorlar. En acısı da her yıl mesleğin özelliğini hiç bilmeyenler tarafından ‘iyi’ ve ‘kötü’ öğretmen olarak tanımlanmaları…
Okullardaki yetersizlikler, ödeneklerdeki adaletsizlikler, sınıflardaki eksiklikler, müfredattaki noksanlar, yanlışlar, aksaklıkların tek sorumlusu öğretmenlermiş gibi görülmekte… Türkiye’de öğretmenleri, eğitim sisteminin sahip olduğu tüm olumsuzlukların tek sebebi ve tek çözüm merciiymiş gibi görürler. Herkes en kolay ulaşabildiğine, öğretmenlere hesap sormaya çalışıyor. Öğretmenlerden sürekli empati yapması istenir. Ancak kimseler öğretmenle empati yapmaz. Bir de sözleşmeli öğretmenler var ki; Her şeyin en azının verildiği, ama en çoğunun istendiği, beklendiği öğretmenlerdir. Sadece 24 Kasımlarda hatırlanan, yılın geri kalan zamanında adı bile anılmayan... İyi ki öğretmenim.

Başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal etmiş öğretmenlerimize rahmet, emekli ve halen görevde olan öğretmenlerimize huzurlu bir yaşam dilerim

Yazarın Diğer Yazıları