Sosyal travmalara karşı beyin takımı!

Sosyal travmalara karşı beyin takımı!

Pozitif bilimlerde de sosyal bilimlerde de araştırma yöntemi temel olarak gözleme dayanır. Yalnız, pozitif bilimle uğraşanlar deney yapabilirken sosyal bilimcilerin genelde böyle bir şansı yoktur. Çünkü toplum üzerinde sosyal deneyler yapmak hem ahlaki değildir hem de insan haklarına, kısacası hukuka aykırıdır.

Gerçi uzun süredir, bazı istihbarat servisleri, Türkiye dahil birçok ülke halkı üzerinde sosyal deneyler yapıyor. "Politik psikoloji" diyorlar, "seçilmiş travma" diyorlar ve toplumları istedikleri gibi yönlendirebiliyorlar. Terör de çoban köpeğinin, koyunları her taraftan tehdit ede ede ağıla sokması gibi kullanılıyor ve geniş kitleler siyasi ağıllara, yani belirlenmiş kalıplara sokuluyor. Mesela Ermeni soykırımı yalanı, Ermeni milleti için seçilmiş bir travmadır ama asıl hedef, Türkiye'yi çökertmektir.

***

Seyrantepe'deki Şehir Hastanesi'ne taşınan Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde uzman doktor kararıyla yaptırdığımız bazı analizlerin takibi sırasında mikrobiyoloji uzmanı Doç. Dr. Emin Bulut ile soyadı benzerliğimiz ve hemşeriliğimiz üzerine konuşurken bazı açıklamalar yapmam gerekti. Yakın ilgi gösteren Bulut'a dedim ki, "Siz nasıl insan vücudundan alınan örnekler üzerinde mikrobiyolojik analizler yapıyorsanız, bilim adamı niteliğine sahip tarihçiler, sosyologlar, sosyal antropologlar da kültür kodları üzerinde benzer bir çalışma yapıyor ve bazı sonuçlar elde ediyor. Mesela Azerbaycanlı sosyal bilimci Ahmet Caferoğlu'nun, Trabzon ve Rize'nin bazı köyleriyle Tebriz Türklerinin Güneş Duası geleneğinin karakter ve şekil itibariyle tamamen aynı olduğunu ortaya koyması gibi..."

Sosyal bilimlerde çoğu zaman kesinlik veya netlik olmamasının sebebi, analize konu olan toplumsal, sosyal ve tarihî olay üzerinde yeterince veri bulunmamasıdır.

***

Bu arada belirtmeliyim ki hastanede görevli hemen herkes, hastalara karşı nezaketliydi. Her işin başı nezaket... Başhekim Prof. Dr. Özgür Yiğit ile tanışmadım ama binlerce hasta girişine rağmen hastanede sistemin, tıkır tıkır çalıştığını belirtmeliyim. Yine mesleğine tutkuyla bağlı dahiliye uzmanı ve nefrolog Doç. Dr. Tamer Sakacı'nın, bilimsel disiplinini, her türlü takdirin üzerinde gördüm. Bu arada damadım, Op. Dr. Göksel Seçkin ile okul ve ev arkadaşı olduklarını, sonradan öğrendim...

Bürokrasi en aza indirgenmiş olsa da hastanede her adım kayıt altına alınmak zorunda. Çeşitli analizlerin bir kısmı için önceden randevu almak gerekiyor. Bütün bunları, zamanında bitirmek, bir bilene sormayı gerektiriyor. Ben, hastanenin imamı olan aziz dostum Avni Kurtoğlu'na sordum. Kardeşten ileri ilgi gösterdi. Hastane yönetimi Avni Hoca'nın bu gönül zenginliğinin farkında ki ona bazı kurullarda görev vermiş. Personel, çok seviyor.

***

Aslında yazıya İngiltere'de yapılan beyinle ilgili bir araştırmayla başlayacaktım ama söz buralara geldi. Araştırmada beyin sarsıntısı geçiren insanların yüzde 45'inde, 6 ay sonra bile hasar belirtilerinin görülebildiği tespit edildi.

Cambridge Üniversitesinden bilim insanları, beyin sarsıntısı geçiren kişilerde, beynin "talamus" olarak bilinen ve koku hariç tüm duyu sinyallerinin bir araya gelerek beyne aktarıldığı bölgesinde anormallik olduğu tespit edildi.

Uzmanlar, depresyon ya da çabuk öfkelenme gibi duygusal belirtiler gösteren hastalarda, bunun, talamusun beyindeki herhangi bir hasarı telafi etmeye çalışması olarak yorumlanabileceğini belirtti.

Araştırmada, bu insanların yüzde 45'inde, 6 ay sonra bile yorgunluk, dikkat bozukluğu ve baş ağrısı gibi "hasar" belirtilerinin görülmeye devam ettiği anlaşıldı.

Araştırma, "Brain" isimli dergide de yayımlandı.

Bu araştırma sonuçları, beyin hasarları sonucu gelişen hastalıkların tedavisinde çığır açabilir...

***

Aynı yöntemi, toplumsal yapımızı araştırmak için kullanırsak, yaşadığımız siyasi-sosyal travmaların hasarının yıllarca giderilemediğini görürüz. Türk Milleti, genetik kodlarını kullanarak, hasarı tedavi etmeye çalışıyor ama travmalar bir türlü bitmiyor ki...

Darbeler, 12 Eylül 1980 öncesi ideolojik çatışmalar, PKK ve FETÖ travmaları, Ergenekon-Balyoz travmaları, 15 Temmuz travması, toplumun beyin takımına hasar vermiştir. Türk Milleti bütün bu travmalara tahammül etti! Türklerin oy verdiği insanlar, Türk adını silmeye çalışıyor! Gelinen noktada hasar tespiti yapmak için bile mikrobiyoloji analizi gibi kesin verilerle hareket eden çok yetkin bir beyin takımı kurmak gerekiyor!

Hastane koridorlarında dolaşırken bir taraftan da bunları düşündüm. Ben çok şükür iyiyim dostlar, merak etmeyin.

Yazarın Diğer Yazıları