Takiyeci demokrasinin "korku"tan yüzü!..

Tarihin hiçbir döneminde siyasetle yargı arasındaki enerji alışverişi bu kadar deşifre olmamıştı!..

Yargı ile siyaset hiçbir dönemde bu kadar içli dışlı olmamış ve hiçbir dönemde de mahkemeler, savcılar ve hâkimler siyasetçilerden sanki emir alıyormuş gibi bir "algı"nın kurbanına dönüşmemişlerdi!..

Konumuz Fethullahçılıktan tutuklanan "zengin" iş adamlarının salıverilmesi, FETÖ'nün bankasına para yatıranların ise halen tutuklu olması meselesi değil...

Son aylardaki FETÖ tahliyeleri kamu vicdanında ciddi sarsıntılar yaratırken ne yazık ki bu devinim artık sıradan bir hal aldı ve kimse de önemsemiyor...

Asıl mesele, muhalif kitlelerin üzerinde adeta terör estirircesine büyütülen baskı siyasetinin son yıllarda gelenek haline getirilmesi...

CHP'nin ortaya çıkardığı, ancak AKP'lilere göre bir fiyaskodan ibaret olan Man Adası belgelerinin iktidarı sarsmasının ardından, muhalefet üzerinde yoğunlaşan baskılar son aylarda artık "tehdit" boyutlarına ulaştı...

Yalnızca siyasiler değil; televizyonlarda Mehter Marşı eşliğinde "kelle" isteyen tetikçi şovmenler, kırmızı yelek giyerek sarı yeleği protesto edenler ya da siyasetten nemalanan, hastalık düzeyindeki Atatürk düşmanı Twitter fedaileri de muhalifleri tehdit etmeye başladı...

Erdoğan herhangi bir muhalefet çıkışıyla ilgili "hesabını soracağız" dediği anda, her taraftan tehdit sesleri yükseliyor artık...

AKP liderinin kendisi ya da çevresiyle ilgili açıklama yapan, yazı yazan, konuşan ya da herhangi bir belgeyi ortaya çıkaran insanlarla ilgili "yargı" da tarihin hiçbir döneminde görülmemiş bir hızla harekete geçiyor ki, asıl vahim olan da bu zaten...

Yargıda milyonlarca dosya için yıllar sonrasına duruşma günü verilirken, AKP'lilerin "taraf" olduğu dosyaların jet hızıyla sonuçlanıyor olması kamuoyunda büyük şaşkınlık ve tepki yaratıyor...

Velhasıl, böylesi düşündürücü olaylar sırasında halkın yargıya güveni sarsılıyor ki, bu durum en çok da demokrasi açısından tehlike oluşturuyor...

Örneğin, CHP lideri Kılıçdaroğlu'na Man Adası ve diğer konulardaki açıklamalarıyla ilgili mahkemelerde alelacele verilen yüzbinlerce liralık cezalar dehşet verici...

Olan şu ki, "muhafazakâr demokrat" iddiasıyla siyasette yükselen AKP'liler bu cezaları hem sıradan diye yorumluyorlar hem de demokrasinin yara aldığını düşüneceklerine CHP liderine şunu soruyorlar;

"Mahkemenin verdiği para cezalarını hangi kaynaktan ödedin, açıkla bakalım?.."

Suskun toplum dayatması!..

Gelelim henüz yaşanan bir başka vahim meseleye...

FOX TV'de bir sunucunun Fransa'daki "sarı yelek"liler meselesine yorum yaparken "Gezi" olaylarını anımsattığı iddiasıyla baskı altında tutulması bir yana, çalıştığı televizyona yine tarihte görülmemiş bir hızla para ve yayın durdurma cezası verilmesi "muhafazakâr demokrasi" iddiasının ne kadar boş olduğunu bir kez daha ortaya çıkardı...

Siyaset-güvenlik-yargı üçgeninde benzeri görülmemiş hızla alınan bir başka karar da son günlerde kamuoyunu iyice şaşırttı... Hedeftekiler bu kez yaşlı başlı sanatçılar ve muhalif bir televizyon kanalıydı...

Yılların sanatçıları Metin Akpınar ve Müjdat Gezen Halk TV'deki bir programda konuşunca kendilerini "cumhurbaşkanına hakaret, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek" iddiasıyla savcının önünde buldular...

Başta AKP lideri Erdoğan olmak üzere iktidar cenahı Gezen ve Akpınar'ın açıklamalarına o kadar kızmışlardı ki, "hesap soracağız" şeklindeki tepkileri yargıda hemen alarm zillerine yol açtı!!!

Eskiden bu gibi konularda, şüpheliler günler sonra tebligatla savcılığa çağrılırken, ne tuhaf ki bir sabah erken saatlerde polis iki sanatçının kapısına dayandı ve onları apar topar savcının önüne çıkardı...

Son günlerde yaşanan bu gelişmelerden de anlaşılıyor ki, AKP'nin medyanın neredeyse yüzde seksenini denetimi altına alması yetmemiş!.. Birkaç gazeteyle bir iki küçük televizyon kanalının muhalif olmasını bile artık içine sindiremiyor "muhafazakâr demokrat" anlayışının türevleri...

Kimsenin yazmasını, konuşmasını, tepki göstermesini, eleştirmesini hatta derdini anlatmasını bile istemiyor AKP'liler... Hedef belli ki "yoksullaştır köleleştir" siyasetinden sonra tamamen suskun bir toplum yaratmak!..

Baskı siyasetini giderek gelenek haline getiren AKP iktidarı belli ki şunu da istiyor;

"Bu ülkede herkes AKP'ye biat etsin, kimse aleyhte yazmasın, kimse televizyonlarda iktidarı eleştirmesin, kimse muhalif olmasın, kimse hiçbir yasa dışılığa tepki göstermesin ve hatta kimse hiçbir konuda ağzını bile açmasın!!!"

Şak, tak, hedef!..

Evet; son günlerde yargı-siyaset hattında yapılanlar ve yaşları 80'e dayanmış sanatçılara dayatılanlar ne yazık ki "muhafazakâr demokrat" anlayışının arkasındaki asıl gerçeği de deşifre ediyor...

Ve ülkenin sadece cumhuriyetle şekillenen rejimi açısından değil, cumhuriyetin büyüttüğü "demokrasi" anlayışının da köreltildiğinin tehlikeli işaretleridir yaşananlar...

Basın, TBMM'de kürsü özgürlüğü ve hak arama açısından Anayasal güvencelerin hiçe sayıldığı bu dönemde rejim her açıdan demokrasiden uzaklaşırken, herkesin zor dönemde kapısını çalacağı "yargı"nın da baskı altında tutulduğu şeklinde vahim bir algı ise toplumun zihnine yerleşiyor...

Twitter'dan isyan eden CHP'li Veli Ağbaba'nın bu durumu, "Erdoğan şak diye emir veriyor, yargı tak diye yapıyor!.. Gösterilen hedefler hiç şaşmıyor" şeklinde eleştirmesi de vahametin boyutlarını yeterince dışa vuruyor...

Baskı, sansür, yargıya talimat, gözdağı, tehditler, medya kuşatması ve tetikçilerin hedef göstermesi "muhafazakâr demokrat" denilen söylemin takiyeden ibaret olduğunu bir kez daha kanıtlıyor da, gidişat nereye peki?..

Ne yazık ki demokrasiyi artık daha da fazla yaralayarak ilerleyen bu çok vahim gidişatın verdiği başka bir tehlike sinyali de var;

Hiç kuşkunuz olmasın; AKP'nin giderek sertleştiği, muhalefetin ise ne yazık ki siyaset-yargı ilişkilerinin kıskacında çaresiz kaldığı bugünler bile çok aranacak!..

AKP yaşamsal düzeydeki "yerel seçimler"i bir kez daha kazanırsa, işte büyütülecek pervasız baskıların vahametini asıl o zaman düşünün!..

Son günlerde yaşanan baskılar "korku imparatorluğu"nun tahtına iyice yerleştiğini de gösteriyor ki, vah Türkiye'nin haline vah!..

Yazarın Diğer Yazıları