Erken seçim tartışmaları, AKP iktidarının 20 yıllık saltanatını yıkmak için muhalefet partilerinin bir araya gelmesi. İşsizlik sorunu, hayat pahalılığının içinden çıkılmaz hale gelmesi seçmen kitlesinin dengesini değiştirdi. Siyasi partiler oy oranlarını artırmak için yüzde bir oyu olan kitlelerin peşine düştüler. Ama en çok peşinde oldukları 6 milyon olan z kuşağı gençliği. Bütün siyasi hesapları alt üst eden, ilk defa oy kullanacak olan, sayısal bakımdan 3.4 parti büyüklüğünde olan z kuşağı gençliği istedikleri taktirde iktidarları al aşağı etme gücünü sahipler. Bu nedenle iktidar ve muhalefet bu kitlenin peşinde.

Ama unuttukları bir konu var

Son günlerde muhalefetin ve iktidarın yaptığı gençlik toplantıları, gençlere verilen sözler, işsizliği önlemek için açıklanan projeler, üniversite sınavlarından kaldırılan baraj puanları, bu sesiz kitlenin oyunu almak için ortaya atılan projeler. Ama unuttukları bir şey var. Bu kuşak soru sormayı biliyor. Yapılan yatırımların analizini yapabiliyor. Kavga istemiyor. Uzlaşmadan yana.  Geleceğinden endişe ediyor.

Boş laflara kulak asmıyor

Z kuşağı AKP iktidarından başka bir hükümet tanımadı. Yapılananları, ortaya koyulanları kıyaslıyor. Boş laflara kulak asmıyor. Dikkatli bir yapıla sahip. Yöneticilerin söylemlerini bilimsel olarak inceliyor.

Kar ve zarar hesabını çok iyi yapıyor. Dünyayı iyi tanıyor. Sosyal medyayı en üst seviyede kullanıyor. Bağımsız çalışmayı seviyor. Bireysel ve rekabetçi, doğaya saygılı bir dünya görüşü var. Birinin renk, din konusuna odaklanmıyor. Diğer insanlarda en çok önem verdiği şeyler, dürüstlük, samimiyet ve yeterlilik. Bu kuşağı diğer nesillerin kuşakları ile karşılaştırdığımızda z kuşağı en bilgili kuşak olarak yer alıyor. Z kuşağının ne kadar bilinçli ve endişeli olduğu düşünüldüğünde karşımıza bu kuşağın yaratma, liderlik etme ve öğrenme yeteneği çıkıyor.

Bütün bu saydıklarımız z kuşağının yeterliklerinin bir göstergesi. Bu kuşakla ilişkiye geçenlerin, daha açık dille söylemek gerekirse partilerin bu durumları göz önüne alarak bir yol denemeleri gerekir. Liderlerin Z kuşağı ile etkileşime geçmesinin en iyi yollarından biri, bu kuşak bilgileri bir araya getirme, işleme koyma ve harekete geçme konusunda inanılmaz bir yetenekleri var.  Bu uyarılar sonunda Z kuşağının nasıl bir siyasetçi istediğini yorumluya biliriz.      

Bu konuda bilimsel araştırma yapan Zafer Küçükşabanoğlu, bu kuşağı derinlemesine inceleyerek şu yorumları dile getiriyor.

"Türkiye nüfusunun yüzde 31''i, yaklaşık 26 milyonu Z kuşağı ama mecliste Z kuşağını yaş olarak temsil eden kimse yok.  Bu kuşağın oy potansiyeli yüzde 12,6 üstelik. Y kuşağı devreye girdiğinde, Z ve Y kuşağı nüfus oranı 52 milyon ancak meclisteki toplam temsil oranı sadece  yüzde 13,5.

Küçükşabanoğlu''nun verilerine göre Z kuşağını gerçekten anlamayan siyasetçiler önümüzdeki seçimleri kazanamayacak!" açıklamasında bulundu.

Dolayısıyla siyasetçiler için bu kuşağı anlayabilmek çok önemli. İşte bu noktada, siyasetçilere çok ciddi tüyolar veriyor Zafer Küçükşabanoğlu. Yapılan çalışmalar Z kuşağının önümüzdeki seçimlerde yüzde 80 oranında sandığa gideceğini gösteriyor.

Günümüz siyaset anlayışıyla Z kuşağının siyasete bakışı çok zıt.

Peki siyaset onlara nasıl bakıyor?

Z kuşağının apolitik olduğunu söyleyenler. Doğru bilinen yanlışlardan ilki apolitiklik olduğunu söyleyebiliriz. İkincisi ise  Z kuşağının oy kullanırken ailesinden etkilendiğini söyleyen büyük bir grup var. Kesinlikle etkilenmiyorlar. Z kuşağı kesinlikle ve kesinlikle geçmişi konuşmak istemiyor; geçmişi konuşmaktan nefret ediyor" Z kuşağı geleceği konuşmak istiyor. O yüzden en sıkıcı konulardan bir tanesi bu.

Geçmiş ne demek peki? Yani teknolojide de geçmişi konuşmak Z kuşağını sıkıyor, siyasette de geçmişi konuşmak Z kuşağını sıkıyor, ekonomide de, yatırımda da, kalkınma programlarında da geçmişi konuşmaktan çok sıkılıyor Z kuşağı. Aslında geçmiş olan her konu başlığından Z kuşağının sıkıldığını hatta ve hatta nefret ettiğini söyleyebiliriz. O yüzden siyasetçilerimiz bence kesinlikle geleceği konuşmalılar. Ne kadar çok geleceği konuşurlarsa o kadar çok Z kuşağını kazanırlar. Ne kadar çok geçmişi konuşmaya devam ederlerse, zaten Z kuşağı ile bir kopukluk var ve o konukluk artık daha fazlalaşacak. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Kısaca Z kuşağını gözden çıkaran parti seçimi kazanamaz.