Osmanlı'da ayaklanan kadınlar ne istemişti? Sedat Kaya açıkladı. Paşayı nasıl dize getirdiler?
Bugün 8 Mart. Dünya Emekçi Kadınlar Günü.
Gazeteci Sedat Kaya, bugünün önemini anlatan ve üç örnekle kadının gücünü gözler önüne seren bir yazı kaleme aldı.
Rus yazar Maksim Gorki'nin de ünlü sözü olan “Kadının içinde yer almadığı hiç bir mücadele başarıya ulaşamaz.” ifadelerini de hatırlatan Sedat Kaya, günün önemini şu sözlerle açıkladı.
Kadın doğası gereği fiziksel olarak güçsüzdür ama direnci ve kararlılığıyla sosyal yaşamda çok büyük başarılara imza atabilir.
Bugün en çarpıcı örneklerinden biri 1828 yılında İzmir'de yaşanmıştır.
O yıllarda İzmir’de buğday karaborsaya düşmüştür.
Üç beş toptancı ekmek piyasasını istediği gibi yönetmektedir.
Dönemin valisi Hasan Paşa, karaborsacıların baskısıyla ekmeğin fiyatına zam yapar.
Tepkiyle karşılanır.
Önce erkekler protesto eder zammı.
Ama etkisiz kalırlar.
Bunun üzerine İzmirli kadınlar dökülür sokağa.
Kadifekale, Tilkilik, Namazgah ve Damlacık mahallerinden akın akın meydanlara inerler.
Bu resmen bir sivil itaatsizliktir ve İzmir’i sarmıştır.
Kadınlar karaborsacıların buğday ambarlarını basarlar, ekmek zammının geri alınması için valiye baskı yaparlar.
Olaylar üç gün sürer.
Üç gün boyunca kadınlar yanlarında çocuklarıyla işgal etmedik, sokak cadde bırakmazlar.
Karakol Komutanı Kayserili Hacı Bey’in zorlamaları da İzmirli kadınları pes ettirmez.
Sonuçta pes eden İzmir Valisi Hasan Paşa olur.
Ekmek zammını geri çeker.
Böylece kadınlar sokaklardan evlerine döner.
Bu Osmanlı tarihinde ilk toplu kadın direnişidir.
Kadının zaferidir.
Bir başka örnek 1907 yılında yaşanmıştır.
Osmanlı Sarayı’nın egemen ülkelerin her isteğini yerine getirmesi ve yabancı sermayeyi iç pazara sokması nedeniyle, küçük üretime dayalı yerli sanayi çökmektedir.
Özellikle Kütahya ve Uşak’ta el emeğiyle halı üreten köylüler zor durumda kalmıştır.
Çünkü, Anadolu Halılarını dünyaya pazarlayan yabancı firmaların birleşip kurdukları O.C.M adlı tekel Uşak, Kula, Gördes ve Demirci gibi geleneksel halıcılık merkezlerinde 17 halı fabrikası açmıştır.
Bu fabrikalar organik boya yerine kimyasal boyalı halı ipliği üreterek, bu işten geçimini sağlayan köylülere büyük darbe indirmektedir.
Tarih 13 Mart 1907’dir.
Günlerden Cuma.
Akse, Kılcan, Bozkuş, Muharremşah, İkizsaray, Sorkun, Ciğerdede, Selvioğlu, Kuyucak, Mende, Hacıkadem, Karaağaç ve çevre köylerden 1500 kadın Ulu Cami ile Burma Cami arasındaki İplik Pazarı’nda toplanır.
Yanlarında çocukları da vardır.
Yüzleri asıktır. Ellerinde çıkrık ve kirmanlarla halı ipliği fabrikalarını protesto ederler.
Sonra İngiliz sermayesi tarafından kurulan Tiridoğlu, Yılancıoğlu ve Bacakoğlu halı fabrikalarını basıp, yerle bir ederler.
İbrik makinalarını kırıp, kimyasal boyalı iplikleri talan ederler.
Olaylar üç gün sürer.
Kaymakam Tevfik Efendi, isyanı bastırmak için 14 kadını tutuklar.
Ancak diğer kadınlar arkadaşları serbest kalıncaya kadar eylemin devam edeceğini söyler.
Bunun üzerine Kaymakam Tevfik Efendi tutukluları serbest bırakmak zorunda kalır.
İsyandan büyük zarar gören yabancı şirketler konuyu Osmanlı Sarayı’na taşır.
Saray, olayın soruşturulması için Anadolu valisi Ahmet İzzet paşayı görevlendirir.
Ahmet İzzet Paşa ilk iş olarak Bursa'dan müfettiş Daniş Bey'i Uşak’a gönderir.
Daniş Bey uzun çabalar sonunda isyancılarla fabrika sahiplerini barıştırır.
Olaylar yatıştıktan sonra da fabrikaların açılması durumunda halkın tekrar isyan edeceğini rapor eder.
Bunun üzerine Osmanlı devleti, halkın tekrar ayaklanacağı korkusuyla fabrikaların yeniden açılmasını 10 yıl geciktirir.
Tarihimize "Tarak Yağması" diye geçen bu olay, kadının isyan ettiği zaman ne kadar kararlı ve güçlü olduğunun belgesidir.
Maksim Gorki der ki;
“Kadının içinde yer almadığı hiç bir mücadele başarıya ulaşamaz.”