Yarın sandığa gidiyoruz. Sevgili seçmen arkadaşlarım, yarın karar günümüz. Yarın ortak irademizin demokrasiyi taçlandıracağı gündür. Yarın demokrasinin en geniş katılımlı karar zamanıdır. Yarın demokrasinin, Cumhuriyet'in, medeniyetin sana verdiği en güzel ve en etkili gücü kullanacaksın. Oy bir silah değildir. Oy bir fikirdir. Ülkemiz bir yol ayrımında. Hepimiz bunun farkındayız. Sevgili seçmen arkadaşlarım. Güzel ülkemizde huzur içinde ve beraber yaşamak istiyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vazgeçemediği iki temel ilkesi vardır. Birincisi 'Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir' der. Yani, 'Bayrağımın altında hiç kimsenin dokunmayacağı bir özgür iradeye sahip olmak zorundayım' der. Ama ekonomik olarak zayıf olduğunuz zaman siyasal özgürlüğünüz hep tartışmalı hale geliyor. Onun için ikinci bir kuralı daha vardır. Der ki Mustafa Kemal, 'Savaş meydanlarında kazanılan zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa siyasi istikbaliniz her zaman tartışma konusu olur." Yeni bir süreci başlatmak zorundayız ve Mustafa Kemal Atatürk'ün ideallerine uygun güçlü, güvenilir, dünyada söz sahibi olan bir Türkiye'yi inşa etmek zorundayız. Bizlerde bunu yapmak zorundayız. Milliyetçilik budur.

Zor durumdayız

Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ikinci tur seçimlerine bir gün kala vatandaşlara şu şekilde seslendi: "Zor durumdayız biliyorum. Evet, sorunlar var biliyorum. Ama sorunları aşmak da bizim görevimiz. Soruna teslim olmak değil; sorunu aşmak bizim görevimiz. Var olan soruna karşı direnmek yeni çözümler üretmek, sandığa gitmek ve vatanına sahip çıkmak. Onun için diyorum; sandığa git, vatanına sahip çık diye. Vatanımıza sahip çıktığımız zaman bütün sorunları çözeceğiz. Akılla, mantıkla, bilgi ile birikimle bütün sorunları çözmek mümkün. Biz demokrasiyi isteyen, herkesin özgürce düşüncelerini ifade ettiği güzel bir toplum istiyoruz, huzurlu bir toplum istiyoruz. Biz, gelişeceğiz. Biz, büyüyeceğiz. Biz, kucaklaşacağız. Biz, demokrasimizi geliştireceğiz. Hiç kimsenin en ufak bir endişesi olmasın. Zaman gelip geçen bir süreçtir. Ama o zaman dilimi içinde sonunda galip gelenler hep bizler olacağız. Çünkü, tarih hep haklıları galip kılmıştır. Biz haklıyız, davamız haklı ve mutlaka galip geleceğiz. Bu durumdan Türkiye'nin çıkması lazım. Çıkmasının yolu da çalışmaktan geçiyor. Çekinmeden, korkmadan, cesurca ve inanarak anlatmak gerekir."

Son nokta

Ülkem seçime giderken, geçim derdi, gelir adaletsizliği, barınma sorunu gibi çok temel problemler iktidar tarafından dile getirilmek istenmiyor. Bu konular hiç yokmuş gibi davranılıyor. Kampanya'nın ana aksı iktidarın güdümündeki "beka meselesine" kaydı. 2. turun kaderini seküler milliyetçilerin tayin edeceği bir gündem var. İktidarın muhalefeti terörle özdeşleştiren kampanyası yalan ve dolanla zirve yaptı. En gerici unsurların Meclis'te koltuk kaptığı, cumhuriyetin birikimlerine meydan okuduğu bir konjonktürde önceliğimiz toplumsal direnci yükseltecek ve bu karanlık ablukayı dağıtacak bir toplumsal ve siyasal güce ulaşmakta yatıyor.. 28 Mayıs seçimlerine bu açıdan yaklaşmak gerekiyor. Zira sadece kim tarafından yönetileceğimizi seçmiyoruz bir uygarlık tercihi yapıyoruz. Ya özgür ve neşeli gençlerin, kadınların, çocukların ülkesi olup yarınlara özgüvenle bakacağız ya da tüm bunlara düşman olanların yarattığı iklimi solumaya devam edeceğiz.