Diyanet cuma hutbesinde yolsuzluğun çok kötü bir şey olduğunu anlatacak. Erdoğan yolsuzlukla mücadele vaadi vermişti

Diyanet cuma hutbesinde yolsuzluğun çok kötü bir şey olduğunu anlatacak. Erdoğan yolsuzlukla mücadele vaadi vermişti
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan cuma hutbesinde “Müslüman, her alanda kamu hakkına riayet eder. Rüşvet, stokçuluk ve karaborsacılıktan uzak durur.” denildi.

Diyanet İşleri Başkanlığı, tüm camilerde okunacak cuma hutbesini yayınladı. Diyanet''in hutbede rüşvet, stokçuluk ve karaborsacılıkla ilgili vaad vereceği öğrenildi.  Öte yandan Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan TÜGVA kongresinde yaptığı açıklamalarda, “Yolsuzlukların, rüşvetin, yoksulluğun olmayacağı bir ülkeyi biz hallederiz.” Demişti. Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan metin şöyle:

“Yüce dinimiz İslam, din, dil, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin bütün insanların haklarını kutsal ve dokunulmaz kabul eder. Her alanda ve her şartta adaletli olmayı, hakkı üstün tutmayı, helal-haram hassasiyeti gözetmeyi emreder. Kul ve kamu hakkına riayet etmeyi, haksızlığın ve zulmün karşısında yer almayı öğütler.

“MÜSLÜMAN YALAN SÖYLEMEZ”

Hayatımızın tamamını kuşatan sorumlulukların başında kul hakkı gelir. Kul hakkına riayet etmek, Cenâb-ı Hakk’a olan imanımızın gereğidir. Müslüman, kul hakkı konusunda son derece hassastır. İnsanların canına kast etmenin, namusuna, şeref ve haysiyetine dil uzatmanın kul hakkı ihlali olduğunun bilincindedir. Müslüman gerek gerçek hayatta gerekse dijital mecralarda gıybet etmez, laf taşımaz, dedikodu yapmaz, yalan söylemez, iftira atmaz. İnsan onurunu rencide edecek, yuvalar yıkacak her türlü söz ve davranıştan sakınır. Hakkında kesin bilgiye sahip olmadığı konularda konuşmaz. Hak duyarlılığı Müslüman’ın en temel özelliğidir. O, ana-baba hakkını gözetir. Eşine ve çocuklarına iyilikle muamele eder. Akraba ve komşularının hukukuna riayet eder.

“ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR”

Saygıdeğer Müslümanlar! Allah Resûlü (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyuruyor: ‘Bizi aldatan, bizden değildir!’ Peygamberimizi örnek alan bir mümin, ticaretini aldatma üzerine kurmaz. Alırken de satarken de dürüst davranır. Ölçüyü ve tartıyı eksik yapmaz. Fırsatçılık yaparak kazancına haram bulaştırmaz. O, ne bir başkasının malına göz diker, ne de insanları aldatarak mallarını gasp eder. Müslüman, daima hakkı ayakta tutar. O, işçinin hakkını gözetir; ücretini alın teri kurumadan öder. O, işinin de hakkını verir; aldığı ücretin helal olması için var gücüyle gayret gösterir. Rızkını temin ettiği yere asla zarar vermez.

“MÜSLÜMAN RÜŞVET VE STOKÇULUKTAN UZAK DURUR”

Kul hakkının toplumun bütün kesimlerini ilgilendirdiği alan ise kamu hakkıdır. Kamu hakkı, sadece hayatta olanların değil, henüz dünyaya gelmemiş çocuklarımızın, tüyü bitmemiş yetimlerin, muhtaç, garip ve kimsesizlerin de hakkıdır. Kamu hakkını ihlal etmek, çok büyük bir vebaldir. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: ‘Kim devlet malına hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir.’ Müslüman, her alanda kamu hakkına riayet eder. Rüşvet, stokçuluk ve karaborsacılıktan uzak durur. Müslüman, kamu hizmetini sorumluluğu ağır bir emanet olarak görür. O, işine özen gösterir, devlet malını gözü gibi korur, asla israf etmez ve devlet malını gasp etmez. Hizmet sunduğu insanlara karşı anlayışlı ve sabırlı davranır. Kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına asla yapmaz.

ŞİDDETLE SAKINALIM

Kıymetli Müslümanlar! Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde bizleri şöyle uyarıyor: ‘Kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar.’ O halde hiçbir ayrıcalığın olmadığı, haklı ve haksızın mutlaka ortaya çıkarılacağı, herkese hakkının tam olarak ödeneceği mahşer gününde mahcup olmamak için kul ve kamu hakkını ihlal etmekten şiddetle sakınalım. Herhangi bir hak ihlalinde bulunmuşsak hak sahipleriyle mutlaka helalleşelim. Unutmayalım ki, kul ve kamu haklarını ihlal edenleri, hak sahipleri bağışlamadıkça Allah Teâlâ da bağışlamayacaktır.

Hutbemi bir ayet-i kerime ile bitiriyorum: ‘Öyle bir günden sakının ki, o gün hepiniz Allah’a döndürüleceksiniz. Sonra herkese kazandığı amellerin karşılığı tastamam verilecek ve onlara asla haksızlık yapılmayacaktır.”

ERDOĞAN YOLSUZLUKLA MÜCADELE VAADİ

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan TÜGVA kongresinde yaptığı açıklamalarda, “ Yolsuzlukların, rüşvetin, yoksulluğun olmayacağı bir ülkeyi biz hallederiz.” Demişti.

Erdoğan, “Derdimiz şu anda, daha uygun fiyatlarla biz vatandaşımıza bu doğal gazı nasıl ulaştıracağız, bunun gayreti içerisindeyiz. Ama şunu bilmenizi istiyorum: AK Parti iktidarı zulme rıza göstermez. Zulmedilmesini asla istemez ve derdimiz şu an itibarıyla inşallah aralık ayındaki yapılacak olan yeni değerlendirmelerle de asgari ücreti en uygun rakama çıkarmak. Biz bunun için varız. Yolsuzlukların olmadığı, rüşvetin olmadığı, yoksulluğun Allah''ın izniyle olmayacağı bir Türkiye''yi biz hallederiz. Bunu biz yaparız. Şu an itibarıyla onun hazırlığı içindeyiz.” İfadelerini kullanmıştı.

ERDOĞAN ''ŞÜKÜRSÜZLÜK''TEN ŞİKAYET ETMİŞTİ DİYANET''TEN HUTBESİ GELMİŞTİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ramazan ayının son günlerinde İstanbul Tersane Komutanlığı işçileriyle iftarda bir araya gelmişti. Erdoğan burada yaptığı konuşmada "Maalesef ülkemizde bazı kesimlerde bir şükürsüzlük, bir tatminsizlik, bir karamsarlık hali aldı gidiyor. Halbuki önce elimizdekilere şükredeceğiz sonra daha iyisi, daha güzeli için çalışacağız, mücadele edeceğiz. Bunun ne demek olduğunu en iyi alın teriyle hayatını kazanan siz işçi kardeşlerim bilir" demişti.

Diyanet''in başlığını "Şükür Sana Ey Şekur" olarak duyurduğu hutbede şöyle denilmişti:

"İnsandan beklenen, bitmez tükenmez nimetleri kendisine bahşeden Rabbine şükretmesidir. Nitekim yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:

“Artık siz beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, bana nankörlük etmeyin!”

Kulluğumuzun en önemli nişanesi olan şükür, nimetten evvel onu vereni görmek ve düşünmektir. Yüce Mevla’nın lütuf ve ihsanını ikrar etmek, verdiğine rıza göstermektir. Nimetlerin kadir kıymetini bilmek, onlara kör ve sağır kesilmemektir."

"Şükür, kalpte iman ve teslimiyet, akılda tefekkür ve ibret, uzuvlarda ibadet ve itaattir" denilen hutbede, "nimetlerin en küçüğüne bile rıza göstermenin şükür olduğu" belirtilmişti.

İlgili Haberler