ABD'nin İran'ı nasıl yıktığını açıkladı

ABD'nin İran'ı nasıl yıktığını açıkladı

Bu maç, iki ülke arasındaki düşmanca ilişkiler nedeniyle Dünya Kupası tarihindeki en politik maç olarak tanımlandı günlerce. 
Çünkü siyaset ve düşmanlık geçmişiyle birbirine düşman olmuş iki ülkeydi İran ile Amerika.
Bir hafta boyunca saha dışında kin, nefret, tehdit, hakaret, aşağılama, ne ararsanız vardı.
Amerika Futbol Federasyonu, sosyal medya paylaşımında İran bayrağını yok saydı.
İran’ın molla rejimi Amerika’yı “Şeytan” olmakla suçladı.
İran Devrim Muhafızları Kolordusu (IRGC) milli takım futbolcularıyla bir toplantı yaparak , Tahran rejimine karşı herhangi bir siyasi protestoya katılırlarsa, ailelerinin “şiddet ve işkence” görecekleri yönünde tehdit etti.
Dünya futbolunun patronu FIFA gerginliği bitirmek yerine, ateşe barutla gitti, yöneticisi Klinsmann İranlı futbolcuları aşağıladı. 
FiFA Başkanı İnfantino “beyler kendinize gelin” demek varken, kayıplara karıştı.
Oysa, bu sadece bir futbol maçıydı.
Ama Simon Cuper diyor ya, “Futbol sadece futbol değildir” diye.
Maalesef iki ülkenin siyasileri bu sözü doğruladı.
Şimdi kendinizi İranlı ve Amerikalı futbolcuların yerine koyun.
Kin, nefret ve savaş naralarının atıldığı bir ortamda karşı karşıyalar.
Kazanan ülkesinde kahraman olacak, yenilen hain.
İşte böylesine böylesine politik, böylesine gergin bir ortamda başladı maç.
SAHADA FUTBOL KONUŞUR
Hakemin başlangıç düdüğüyle birlikte tribünlerdeki gürültü, F-16 savaş uçaklarının gürültüsünü bastıracak kadar güçlüydü.
Maça binlerce kilometre uzaktan gelenler, siyasilere kulaklarını kapayıp, herkesin insan olduğunu sağır sultanlara bile duyuruyordu.
Başlangıçta  iki takım da tempolu ama kontrollüydü.
Her iki takımın da dinamik orta sahaları, üstünlüğü ele geçirmek için yoğun bir mücadelenin içine girdiler. 
Orta sahayı alan, maçı alır gözüküyordu.
İlk 20 dakika, köprüde karşı karşıya gelmiş iki inatçı keçinin hikayesindeki gibi kafa kafaya geçerken, ilerleyen sürede Amerika topa daha çok hakim olmaya başladı. İki kanatta Robinson ve Dest’i hızlı oynatıp, İran kalesine yüklendiler.
İran  yaslandıkça, Amerika çullandı.
27. dakikada Pulisic’in ceza sahası kenarından  Weah''a gönderdiği şut/ pas karışımı topu, Weah değerlendiremedi.
HAVADA GOL KOKUSU VAR
Ama gol geliyorum diyordu.
Çünkü saldıran, golü düşünen taraf Amerika’ydı.
O ataklardan birinde 39. Dakikada Pulisic ağları gördü ve Amerika’yı öne geçirdi.
Son dakikada Weah’ın golü VAR’ın ofsaytına takılmasa, ilk yarının skoru 2-0 olurdu.
Amerika ilk 45’te sadece skorda değil, tüm istatistiklerde üstünlük sağladı. İran’ın rakip kaleye tek isabetli şut atamaması Amerika’nın  üstünlüğünü  kabul etmesinin sonucuydu.
DİNAMO TYLER ADAMS
İlk yarıda sahanın  en iyi  Amerika orta sahasındaki 23 yaşındaki yıldız Tyler Adams’tı.
Amerika’nın beyniydi. 
Hemen hemen tüm mücadeleleri kazandı, uzun paslarla takımını atağa kaldırdı. 
Çok atak onunla başladı.
TEMPO ARTIYOR,İRAN BASTIRIYOR
İkinci yarı maç daha da renkliydi. 
İran da Amerika da gol için saldırıyordu.
Amerika Sargent’le, İran Ghoddos’la arka arkaya fırsatları değerlendiremedi.
66’da Tarimi’nin şutu direği yalamasa beraberlik içten bile değildi. 
Hele hele  Torabi’nin şutu direği yalayıp auta çıkmasa, İran bayram yapardı.
Son dakikada İran’ın penaltı beklentisi sonuçsuz kaldı.
Bu sonuçla Amerika gruptan çıkmayı başardı, İran ise elendi.
AMERİKA’YI SIRTLAYAN ÜÇLÜ
Maçın orta sahada çözüleceği belliydi. Amerika bu alanda rakibe oldukça üstünlük sağladı. 
Tyler Adams’ın mücadelesine Weston McKennie eşlik edince orta alan Amerika’nın oldu.
Onlara bir de sağ kanattan Dest destek verince galibiyet anaların ak sütü gibi hakları oldu.
SAHA İÇİ TERTEMİZ
Siyasilerin, yöneticilerin günlerde her türlü nefret, kin, düşmanlık söylemlerine rağmen iki takımın futbolcuları futbolun dışına çıkmadan, dostça, kora kor bir mücadele sergilediler. Aynı şekilde tribünleri dolduran iki ülkenin futbolseverleri sadece ama sadece “futbola odaklanmak” istediklerini tüm dünyaya duyurdular.
Yukarıdakiler ders alır mı acaba?

Yazarın Diğer Yazıları