Çapul siyaset, ideal siyaset

Çapul siyaset, ideal siyaset

2002-2007 dönemindeki AKP iktidarında Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı olarak görev yapan CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener'in adıma imzalayıp gönderdiği, "Neye, niye itiraz ettim" kitabını okuyordum.

O sırada İYİ Parti lideri ve cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Meral Akşener'in şu sözlerini televizyondan izledim:

"Muhammed Mahmud diye bir arkadaşın videosunu izledim. Bu iddiaların biri bile doğruysa sokakta gezemez bu arkadaşlar.

Bu ülkeyi yönetenler ne olmuş biliyor musunuz?

Edep yerin açıldığında haya duygun olmaz.

O videolardan öğrendim ki haramın dibine gidilmiş.

Eğer hırsızlardan hesap sorulmak isteniyorsa 14 Mayıs'ta herkes sandığa gidecek, yanında bir kişiyi getirecek, Kılıçdaroğlu'nu Cumhurbaşkanı seçeceğiz.

Sayın Kılıçdaroğlu'na her şeyi söylediler ama Allah'a şükür 'hırsız' diyemediler. Ama hepimizin namusuna, şerefine iftira atıldı.

Dünden sonra ant olsun ki derim soyulana kadar çalışacağım, birlikte kazanacağız. Hem İYİ Parti'ye hem Sayın Kılıçdaroğlu'na oy isteyeceksiniz. Hep beraber tarih yazacağız…"

Cesur Yürek Meral Akşener bu söylemleri ile İYİ Parti'nin oylarını büyük bir hızla yüzde 20'lere yükseltiyor.

Şimdi gelelim tarihe ışık tutacak bu kitabın Akşener'in sözlerine anlam kazandıracak bölümüne.

Şener, "Siyaset nasıl yapılmalı" bölümünde iki başlığa yer veriyor.

"Çapul siyaset (Çapul= Yağma- OU)...

Siyaset yapma isteği, ülkemizde pek çok kişi açısından çapul hesaplarının bir parçasıdır.

Daha büyük imkânların güçlü donanımla, çok çalışmakla elde edilmediğini gören ve yaşayanların çoğu, hayallerini çapul dünyasında yakalama peşindedirler.

Daha yüksek bir refah düzeyini hırsızlık, yolsuzluk, kamu ihaleleri ve ilişkilere dayalı imar kararları ile elde etme çabaları; unvanları, makamları siyasetle kurulacak dirsek temaslarıyla yakalama girişimleri peşindedirler.

Özet itibarıyla çapul elde etme, toplumda yaygınlaşan bir kültür, davranış biçimi ve doğal bir hareket alanı hâline gelmiştir.

Çünkü kurumsal yapı çapula prim vermektedir. Durum bu olunca, kimlik ve kişilik kazanmak isteyenler, ülkedeki en yüksek resmî ve sivil statüyü yakalamayı düşünenler; donanımlarını artırmak, mesailerini çoğaltmak, adil bir rekabet ortamında mesafe almak, basamakları hak ettikçe tırmanmak yerine siyasete selam verip tepede oturmayı tercih ediyor.

Bu anlamda siyaset kurumu çapulun merkezidir.

Oyunun kurallarının çapula yönelmiş olması, siyaset yapanlar açısından siyaseti bireysel bir mücadele alanına dönüştürmektedir.

'Siyaset yapma kararı verdim' diyen kötü niyetliler açısından ise, haksız kazanç elde etmek başta olmak üzere, sınırsız arzuları anlatmaktadır. Siyasetçi için siyaset, salt kendi bireysel mücadelesidir.

İl Yönetim Kurulu Üyesi, İl Başkanı, Belediye Başkanı, Milletvekili, Bakan, Başbakan veya Cumhurbaşkanı olmak siyasetçinin sadece kendi konumunu ve yetkilerini tanımlamaktadır, ama sorumluluklarını asla belirlememektedir.

Bu aynı zamanda işin Siyasi Etik tarafıdır.

Ülkemizdeki bütün sorunların nedeni siyasetçiler ve onları kuşatan yapılardır. Türkiye'deki kök sorun "siyasettir."

Diğer tüm sorunlar bu kök sorunun uzantılarıdır.

İdeal siyaset:

Yolsuzluklardan arınmak esastır.

Temiz siyaset ideal siyasetin özüdür.

Siyasetçinin beceriksizliği, yanlışları ve yol açtığı israflar çapul siyasetin bir başka boyutudur.

İdeal siyaset hem yolsuzluklardan arınmayı hem de yaptığı işi en iyi yapmayı gerektirir.

İdeal siyaset her şeyden önce insanı gözetir. İnsanın maddi ve manevi varlığının geliştirilmesi, kaynakların hakça paylaşılması, insan hak ve özgürlüklerinin sağlanması temel ilkedir.

Yandaşlık, kamusal kaynaklardan pay alma ve kamusal unvanlara erişim nedeni olamaz. Siyaset liyakate prim verir, liyakatin prim yaptığı bir toplumsal kültür oluşturur.

Kurumlar arası denge ve denetim mekanizmaları, kamu gücünün ideal siyaset ilkeleri çerçevesinde işlemesini sağlayacak şekilde oluşturulur.

Halkın denetimi etkili, siyasetin işleyişi şeffaf ve hesap verebilir niteliktedir.

Tüm insanların, hayvanların, bitkilerin ve toprağın; yani kuşların, böceklerin, çiçeklerin ve de yaprağın siyasetçilerin üzerinde hakkı vardır."

Değerli okurlarım,

Siyaseti "zenginleşme aracı" olarak görenleri de ideal olarak halka hizmet vermeyi düşünenleri de Abdüllatif Şener kitabında ortaya koyuyor.

Ayrıca Şener kitabında, AKP iktidarının kurulduğu günlerdeki kararlarına nasıl karşı çıktığını o günlerin gazete kupürleri ile de ortaya koyuyor.

AKP'nin "3 Y" ilkesine gelince 14 Mayıs'ta oy verirken;

*Yoksulluğu nasıl derinleştirdiklerini,

*Yolsuzluğu nasıl pekiştirdiklerini,

*Yasaklarla nasıl baskı rejimi yarattıklarını lütfen aklınıza getirin…

"Haramın dibine gidilmiş" diyen Akşener'in sözleri de kulağınıza küpe olsun…

Yazarın Diğer Yazıları