Kılıçdaroğlu'ndan ve oy veren 25 milyon seçmenden özür dile

Kılıçdaroğlu'ndan ve oy veren 25 milyon seçmenden özür dile

Habertürk'ten ayrıldıktan sonra yazılarını kendi web sitesinden yayınlayan beğenerek okuduğum ve TV yayınlarını seyrettiğim Fatih Altaylı yazısında kendisine de bir gazeteciye de hiç yakışmayan ifadeler kullandı

Altaylı'nın yazısını üzülerek özetliyorum:

-"Bakın çok açık yazacağım, kusura bakmayın.

Oraya ismini anmak istemediğim ama çalışkanlığı ve Merzifonlusu ünlü bir canlıyı bağlasa idiniz, o da zaten ikinci turda en az yüzde 48 alırdı.

Saksıyı aday gösterseydiniz, yüzde 48 alırdı…"

Fatih Altaylı sana soruyorum:

"Merzifonlusu ünlü bir canlı?" dediğin hayvanın adı ne?

-Eşek…

Altaylı senden daha özgür bir gazeteci olarak bu benzetmene karşılık beni hiç istemeyerek hatta üzülerek şunu yazmak zorunda bıraktın:

-Çüş…

Okurlarımdan da bu ifademin yazımda olmasından dolayı gerçekten peşinen özür dilerim.

Eşek ve saksı benzetmesi bil ki bana ve benim gibi Kılıçdaroğlu'na oy veren;

-24 milyon 594 bin 932 vatandaşa büyük hakarettir.

Saksıya toprağı koyarsın ister fide ister tohum koyar, sular bakarsın ve çiçek yetiştirirsin.

Fatih Altaylı;

-İçi boş saksı sensin.

-Eşeklik eden sensin…

Hiç kusura bakma, çünkü yaptığın terbiyesizliği, yandaş Akşam gazetesi bile eleştirdi ama sen özür dilemedin…

Erenler der ki;

-"Sen seni bil sen seni, sen seni bilmezsen patlatırlar enseni…"

Değerli okurlarım,

CHP lideri ve Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu seçim öncesi şunları söyledi durdu:

-"Cumhurbaşkanı olarak beni rahatlıkla eleştirebileceksiniz…"

Bu alçak gönüllü liderliği gösteren ve milyonlarca seveni ve seçmeni olan bir insana hakaret etme özgürlüğü olabilir mi?

Recep Tayyip Erdoğan tam 64 bin kişiye "hakaret" davası açarak dünya rekor kırdı…

Ağır şekilde eleştiriyorum yazılarımda Erdoğan'ı ama asla hakaret etmem, edemem.

Çünkü ailem, öğretmenlerim ve meslek ustalarımdan aldığım terbiye buna izin vermez.

Şimdi Altaylı'nın şu yazısına tekrar döneyim ve bir bölümü daha özetleyeyim:

-"Siz de benim kadar biliyorsunuz ki, yüzde 48 size verilmedi.

Sizin buna katmanız gereken bir yüzde 2,01 vardı, onu katamadınız…

Çünkü siz doğru aday değildiniz, yönetiminiz ise zaten çalışkan değildi.

Kazanamayacağınızı, size yıllar öncesinden söyledik.

İşin acısı siz de bunu biliyordunuz.

Aday olmanızdan önce, konuştuğumuz tüm belediye başkanlarınız, tüm milletvekilleriniz, 'Kemal Bey adaylığı hak ediyor ama kazanması çok zor. Keşke aday olmasa' diyor sonra ekrana çıkıp 'Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu' diye bağırıyordu.

Siz ise başta Tuncay Özkan olmak üzere yakın çevrenizdeki birkaç kişinin ve hemşeriniz, yakınınız birkaç gazetecinin, medya patronunun dolmuşu ile aday oldunuz…"

Önce şunu söyleyeyim:

Altaylı'nın konuştuğu tüm belediye başkanları ve tüm milletvekillerinin demek ki kişilik sorunları varmış ki bu tavrı kendilerine yakıştırmışlar.

Tuncay Özkan ve diğer tanımladığı kişilerin dolmuşu ile aday olduysa Kemal Kılıçdaroğlu o halde soruyorum;

-İYİ Parti lideri Meral Akşener ki önce karşı durdu sonra geri adım attı ve kabul etti.

-Saadet lideri Temel Karamollaoğlu,

-DEVA lideri Ali Babacan,

-DP lideri Gültekin Uysal,

-Gelecek lideri Ahmet Davutoğlu neden itiraz edip masadan kalkmadılar?

Altaylı bilmeni isterim ki Kemal Kılıçdaroğlu dolmuşa getirilmedi.

"Ben Kemal geliyorum" dedi ve kendi iradesi ile karar verip;

-Kazanmak için aday oldu,

-Milletin sorunlarını çözmek için,

-6 partiyi bir araya "Güçlendirilmiş Parlamenter Rejim" düzenlemesi için,

-Ucube Tek Adam Rejiminden milleti kurtarmak için,

-6 partinin uzmanlarının sivil toplum kuruluşları ile hazırladığı 2 bin 450 maddelik hükümet programını gerçekleştirmek için,

-Rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık, uğursuzluk dönemi bitsin diye,

-İşçi, memur, emekli, esnaf, tüccar dar gelirli insanca yaşam hakkına kavuşsun diye,

-Merkez Bankası, TÜİK gibi yandaş hale getirilen kamu kurum ve kuruluşlarına kariyer sahibi liyakatli insanların atanması için,

-Tank Paleti TSK'ya geri vermek, askerî hastaneleri açmak, TSK'yı siyasetten kurtarmak için,

-Üniversitelere özerklik verip YÖK'ü kaldırmak için,

-Yargıyı tarafsız ve bağımsız hale getirmek için,

-İfade ve medya özgürlüğü için aday oldu…

Ayrıca Millet İttifakı takımı da kaybetti ki;

Meral Akşener de Temel Karamollaoğlu da Ali Babacan da Gültekin Uysal da Ahmet Davutoğlu da Mansur Yavaş da Ekrem İmamoğlu da kaybetti…

Neden sadece takım kaptanına hakaretler ediyorsun?

Seçim ve 1,5 milyon fazla seçmen üretme hilelerini neden vurgulamıyorsun?

Erdoğan'ın anayasal meşruiyeti olmayan seçilmiş cumhurbaşkanı olduğunu neden eleştirmiyorsun?

YSK'nın anayasayı çiğnemesine neden sessiz kalıyorsun?

Devlet gücüyle yarışan Erdoğan'a neden tepki göstermiyorsun?

Fatih Altaylı;

-Hakaretlerinin benzerlerini sıkıysa Erdoğan için yapsana…

Yazarın Diğer Yazıları