Meşruiyeti olmayan aday ile yarıştırıldı

Meşruiyeti olmayan aday ile yarıştırıldı

SZC TV’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu seyrederken Cumhurbaşkanlığı seçimi konusundaki en önemli sorunun sorulmadığını üzülerek izledim.

Sorular şunlardı:

Anayasa’nın 101. Maddesinin 2. Fıkrası bir kişi en fazla 2 kez cumhurbaşkanı seçilebileceğini kesin hükme bağlıyor. Siz 2018’den sonra bu konudaki tüm sorulara “Erdoğan mağdur edebiyatı yapar, seçime girer yeneriz. YSK kabul eder” dediniz. Anayasa hükmüne neden sahip çıkmadınız?

Anket firmalarından söz ettiniz. Evet 5 yıl boyunca aday olamayacak bir adayı anketlere koyarak algı operasyonu yaptılar. Neden itiraz etmediniz?

Devlet Bahçeli 2019’da “2023’te adayımız Recep Tayyip Erdoğan” dedi neden karşı çıkmadınız?

Erdoğan, başvurunca 6 lider birlikte YSK’nın kapısına dayanıp, “aday gösteremezsiniz. Aday yaparsanız cumhurbaşkanlığı seçimini boykot eder katılmayız” diye tepki koymadınız?

Ankara’dan İstanbul’a, “Adalet” yürüyüşünüz boşuna mıydı?

Mağdur etmediniz ama yarışma ehliyeti olmayan bir adaya karşı kaybedince siz mağdur olmadınız mı?

İsmail Saymaz’a şu mesajı gönderdim;

Sevgili İsmail

Ben anayasal meşruiyeti olmayan seçilmiş cumhurbaşkanı diyorum

Bu seçimin kaderini anayasayı çiğneyen yüksek Seçim kurulu belirlemedi mi?

Kemal Kılıçdaroğlu’na mağdur eden YSK değil mi?

Erdoğan’ın Anayasal meşruiyeti var mı yok mu?

Bunları sorar mısın lütfen?

Mesajımı okudu ama sormadı. Canı sağ olsun…

Kılıçdaroğlu’nun ilk açıklamalarının en çarpıcı başlıklarını şöyle özetleyeyim:

“Hayır hiç pişmanlığım olmadı, yapılan her şey benim açımdan doğruydu. Her hangi bir pişmanlığım da söz konusu değil.”

Tabi biz kazanacağımıza inanıyorduk sadece biz değil neredeyse bütün anket firmaları ki kazanacağımızı söylüyor da biz de kazanacağımıza inanıyorduk.

Değişimin önünü açtık ben kurultayda çıkıp ‘adayım’ demem. Ben bugüne kadar çıkıp adayım demedim. Partinin yetkili organları buna karar verecek. Herkes gelip aday olabilir.

Ekrem İmamoğlu Kurultay’da aday olabilir. Ben akılcı düşünüyorum. Yerel seçimden önce İBB terk edilmemeli. İstanbul gibi bir kenti Cumhuriyet Halk Partisi kaybetmemeli. Arkadaşlarımız genel başkanlığa aday olabilir, niye adaysın demem.”

Kılıçdaroğlu’na seçim sonrası ısrarla, “istifa” çağrısı yapan Fatih Portakal neden gazeteciler arasında yoktu bilemem.

Keşke olsaydı da ana haberde yaptığı yorumları ve bu çağrısını Kılıçdaroğlu’nun yüzüne karşı yapsaydı.

CHP lideri dedi ki;

“Kılıçdaroğlu’nun ne eksiği var? Nerede yanlış yaptı? Söylesinler, bunu oturup tartışırız ”

Bu cümleyi dinleyince tamam işte bana imkan verdi dedim.

Kemal Bey,

Tek eksiğiniz ve yanlışınız bana göre şudur:

2014 ve 2018’de 2 kez cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’ın 3. Kez adaylığına

“Anayasa çiğnenmez, Erdoğan aday olamaz” diye tepki göstermediniz.

Evet, adaylık için anayasal hakkı olmayan yani yarışma lisansı olamayan Erdoğan ile yarışı kabul ettiniz ve kaybettiniz.

Bugün size “istifa” baskıları yağıyor.

Eğer “Hak, hukuk, adalet” diyerek bu dediklerimi yapsaydınız sizi istifaya davet etme hiç kimsenin haddi olmazdı.

Erdoğan’ı mağdur etmediniz (!) ama siz YSK mağduru oldunuz...

Değerli okurlarım,

Kılıçdaroğlu’nu izledikten saatler sonra CHP YSK Temsilcisi Mehmet Hadimi Yakupoğlu’ndan dün gece yarısı 02,05’te şu mesaj geldi;

“Cumhuriyet Halk Partisi Yüksek Seçim Kurulu Temsilcisi sıfatıyla görev yaptığım 12 yılın ardından Yüksek Seçim Kurulu 'nun seçim sonuçlarını etkilediğine inandığım sadece 3 kararına tanık oldum:

1. 16 Nisan 2017 mühürsüz oy pusulalarını kanunun açık hükmü ve emsal kararlarına rağmen sandıklar açılmadan geçerli sayan kararı,

2. 31 Mart 2019 Kanun Hükmünde Kararname gerekçesiyle 6 belediye başkanının mazbatasını iptal edip, seçimi yenilemek yerine %30 oy alan AK Parti'ye mazbata vermek,

3. 6 Mayıs 2019 tarihinde adeta şapkadan tavşan çıkararak, olmayana ergi metoduyla olağanüstü itiraz uydurmasıyla aynı zarftan çıkan 4 oydan birini iptal etmek,

Bugün ise Yüksek Seçim Kurulu 2018 yılı fabrika ayarlarına geri dönerek, 2019 yılında alınmış kararların hiç birisini uygulamadı.

Seçim süreci boyunca Cumhuriyet Halk Partisi adına olumsuz bir kararla karşılaşmadık.

Seçmen listelerinde de anomali tespit etmedik. Zaten 2011 yılından bu yana sürekli çapraz kontrollerini yapıyoruz.

Seçmen listeleri sadece TÜİK verileriyle ve matematik hesaplarıyla kontrol edilemez. 298 Sayılı Kanun’un seçmen ve seçmen kütükleri hakkındaki düzenlemeleri uyarınca Yüksek Seçim Kurulu Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğü verilerini, Cumhuriyet Halk Partisi Bilişim Teknolojileri Merkezinde değerlendiriyoruz.

Bilgilerinizi rica ederim Saygılarımla.”

Gece yarısı yanıt yerine yazı ile yanıt vereyim:

Yakupoğlu’na soruyorum;

Anayasayı çiğneyip Erdoğan'ı 3. Kez aday yapan YSK neden yok?

Yazarın Diğer Yazıları