Milyon dolarlık soru: Hamas’ın kurucusunu İsrail niye serbest bıraktı? Orta Doğu’da hiçbir şey görüldüğü gibi değildir

Milyon dolarlık soru: Hamas’ın kurucusunu İsrail niye serbest bıraktı? Orta Doğu’da hiçbir şey görüldüğü gibi değildir
Fatih Altaylı kendi sitesinde İsrail ile HAMAS arasında şiddetlenen çatışmalar üzerine kaleme aldığı yazısında kritik bir soruyu gündeme getirdi. Altaylı, ‘HAMAS’ın kurucusu’nun neden serbest bırakıldığını’ sordu.

Fatih Altaylı, Gazze’den İsrail’e kimsenin beklemediği bir anda yüzlerce roket atarak Aksa Tufanı başlatan HAMAS’ın Filistin davasının sahibi olmadığını, HAMAS’ın barış umutlarının en güçlü olduğu zamanda 1980’lerin sonunda çıktığına dikkati çekti.

Altaylı, bugünkü yazısında, Hamas’ın kurucusu Şeyh A. Yasin’in İsrail tarafından yakalanıp, ömür boyu hapse mahkum edildikten kısa bir süre sonra aniden ve niye olduğu belirsiz şekilde serbest bırakılıp önce Ürdün’e, oradan Gazze’ye gitmesini hatırlattı.

Altaylı’nın yazısının satırbaşları ise şöyle;

Milyon dolarlık soru: Hamas’ın kurucusunu İsrail niye serbest bıraktı?

Birkaç gün önce, göçmen destekli bir grup siyasal İslamcının “Mehmetçik Gazze’ye” sloganlarını eleştirdim.

“Savaştan kaçanlar, Türk askerini savaşa yollamak istiyor. O kadar hevesliyseniz atlayın otobüse, siz gidin Gazze’ye” dedim.

Sosyal medya üzerinden de “Dün Suriye’nin kuzeyinde Türk askeri yakanlar, bugün Türk askerini Gazze’ye yollamak istiyor” diye eleştirdim.

Haliyle kudurdular.

Sanki aynı soydan değillermiş gibi açıklamalar yaptılar.

Hiç Filistin halkının haklı davasının arkasına saklanmayın.

Biliyoruz ki, aynısınız.

Aynı ailenin çocuklarısınız.

Aranızdaki geçirgenlik bilinmeyen bir sır değil.

Zaten “Hamas Hamas” diye tutturmanızdan belli.

Zannedersin, Filistin davasının sahibi Hamas.

Hamas kim yahu!

70 küsur senelik bir dava ile Hamas’ın ne alakası var.

Filistin Davası FKÖ’dür, Filistin Kurtuluş Örgütü’dür.

İçindeki farklı fraksiyonlarla, farklı yöntemler belirlemiş gruplarla Filistin diye bir gerçeği dünyaya kabul ettiren ve sonunda da bunu barış içinde çözmek için adım atma cesaretini gösteren örgüt Filistin Kurtuluş Örgütü’dür.

Ve Filistin Kurtuluş Örgütü bu davayı sürdürürken, Türkiye’deki siyasal İslamcıların Filistin diye bir meselesi yoktu.

Filistin Davası, Türkiye’de de dünyada da “sol”un meselesi idi.

Türkiye’den genç solcular “Filistin” diye haykırırken, siyasal İslamcılar Dolmabahçe’de Amerika’nın 6. Filosu’na secde ediyor, ABD askerine karşı çıkan solcu gençlere saldırıyordu.

Hamas dediğiniz ve Filistin zannettiğiniz grup ortaya 1980’lerin sonunda çıktı, 1. intifadanın sonunda.

Barış umutlarının en güçlü olduğu zamanda.

Batı’nın ve İsrail’in Ortadoğu’da “yaramaz bir İslamcı gruba” ihtiyaç duyduğu bir

anda.

Aynen Suriye’de ABD’nin var olabilmesi için bir IŞİD’e ihtiyacı var ise o gün de bir HAMAS’a ihtiyaç vardı ve nasıl IŞİD birden peydahlandıysa, Hamas da aynen öyle, gerektiği anda birden peydahlandı.

Rusya’ya yakınlaşan Ortadoğu rejimlerine karşı Müslüman Kardeşler örgütleri Mısır’da nasıl canlandırılıp, diğer ülkelerde nasıl peydahlandıysa öyle.

1980’lerin sonunda Müslüman Kardeşler’in Filistin kolu olarak ortaya çıkan Hamas’ın ilk hedefi ise ne İsrail idi, ne de başka bir yer.

Hamas, en büyük savaşını Filistin Kurtuluş Örgütü’ne karşı verdi.

Filistin halkını böldü, FKÖ’nün temsil yetkisini zayıflattı.

Filistin’in devletleşme sürecine büyük darbe vurdu.

Hamas ile Batılı istihbarat örgütleri, CIA ve MOSSAD arasındaki “karanlık” ilişkileri bir kenara bırakacağım.

Ama acaba Hamas’ın kurucusu Şeyh A. Yasin’in İsrail tarafından yakalanıp, ömür boyu hapse mahkum edildikten kısa bir süre sonra aniden ve niye olduğu belirsiz şekilde serbest bırakılıp önce Ürdün’e, oradan Gazze’ye gitmesi sadece bana mı ilginç gelir!

O yüzden bu cahil siyasal İslamcıların aslında neyi ve kimi destekledikleri konusunda hiçbir fikirleri yoktur.

Ortadoğu’da hiçbir şey göründüğü gibi değildir.

Siz cennete gitmeye çalıştığınızı zannederken, emperyalizmin maşalığını yaptığınızı bile fark etmezsiniz.

Buralar kullanışlı aptallar için tehlikelidir.

Burada size kendi kendinizi düzdürürler.

Bunu bile fark edemezsiniz…

Bu yüzden de Cumhurbaşkanı Erdoğan 20 yıllık bir hatalı politikanın sonunda bu meselede doğru tavrı takınmayı başarmıştır.

“Doğru yol” şimdi girilen yoldur.

Arapların buna ne dediği ise malumdur.

screenshot-1-001.png

İlgili Haberler