Yalnız bırakılan depremzede: Hatay’ı terk etmemizi istiyorlar ama buradayız. 25 gündür kimse gelmedi. AFAD ve Kızılay yoktu

Yalnız bırakılan depremzede: Hatay’ı terk etmemizi istiyorlar ama buradayız. 25 gündür kimse gelmedi. AFAD ve Kızılay yoktu
Depremin vurduğu Hatay’da çadırda yaşayan depremzede “25 gündür buradayız, bir kişi gelmez mi? Gelmedi. AFAD ve Kızılay yoktu." diyerek isyan etti.

Maraş merkezli iki büyük depremin üzerinden 26 gün geçti. Depremin yıktığı illerden biri de Hatay oldu. Ancak bazı bölgeler yardımlar hala yetersiz. Su, çadır, giysi ve hijyen yardımları gereken çok bölge var. 

Gerçek Gündem’den Filiz Gazi''nin özel haberine göre, Hatay Armutlu, Yukarı Dursun Mahallesi’nden Özlem Cabiroğlu “Buraya kimse gelmedi, kimse bize masal anlatmasın.” Diyerek yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Bugün 25 gün oldu. Sadece, sağolsunlar, Komünist (TKP) ve İşçi Partisi buradaydı. Onun dışında kimse gelmedi. Bize gönderilenler de hayvanmışız gibi yüzümüze atıldı. Ben daha düne kadar kimseye muhtaç değildim. Ama şu anda gelen kıyafete de yemeğe de ihtiyacım var. Biz zaten yaralıyız, kime gideceğiz? Ben Belediye Başkanını nerede bulayım? Oy isteme zamanı geldiğinde hepsi benim kapımı çalıyor, bugün niye kimse kapımı çalmadı. Kimse gelip cenazelerimizi de çıkarmadı. AFAD yoktu, Kızılay yoktu, hiç kimse yoktu.

Burayı terk etmemizi istiyorlar ama Hatay’ı bırakmayı düşünmüyoruz. Hatay’da öğretmen kalmadı, sağlıkçı da kalmadı. İstiyoruz ki çocuklarımız okusun. Çocuklarımız cahil yetişmesin. Zaten istiyorlar ki, kadınların hiç söz hakkı olmasın, dizini kırıp otursun, biz buna isyan ediyoruz. 25. gün oldu, halen kimseyi görmedik. Ben normalde CHP’liyim ama maalesef ki bu sefer ne AK Parti ne CHP ne kimse yoktu. Ne İbrahim Güzel ne Lütfü Savaş ne diğerleri…”

“25 GÜNDÜR BURADAYIZ, BİR KİŞİ GELMEZ Mİ?”

70 yaşındaki yaşlı adam şu sözleri kullanıyor:

“Yeğenim, ben burada doğdum, burada öleceğim. Gidecek yerimiz yok, niyetli de değilim. Zamanında çok çalıştım, 70 yaşındayım artık, nereye gideyim? Çocuklarımın hepsi kurtuldu, Ona şükrediyoruz. Her 4 günde bir banyo yapardım ben. Şimdi böyle… Geçen su ısıtıp, çadırda banyo yaptım. Ben beş vakit namazımı kılarım. Dediklerim yalan değil. Buraya gelmediler ki yetişsinler… 25 gündür buradayız, bir kişi gelmez mi? Kimse gelmedi.”

“ÇAMAŞIRIM YOK, ÜŞÜYORUM”

70 yaşındaki vatandaşın şeker hastası 68 yaşındaki eşi Refika Bereketoğlu “Çamaşırım yok, üşüyorum, iki tane tayt verdiler bana ama küçük geliyor” dedi.

Refika teyzenin çadırında bir kutu ilacı var. Komşusunun işletmesindeki buzdolabında da insülin ilaçlarının olduğunu söylüyor. Refika teyze de diğer birçok depremzede kadınlar gibi geceleri çadırda korktuğunu anlatıyor. Onunla konuşurken, elinde gönüllülerin dağıttığı yemekle gelen eşi geliyor. Refika teyze anlatırken ağlıyor, eşi ise “Canım benim ağlama” dedi.

“TABUTA KOYAMADIK, SELÂSINI OKUYAMADIK, ZOR BİR ŞEY DEĞİL Mİ BU?”

Hatay İskenderun’da Gürsel Mahallesi’nde yaşayan bir kadın abisini enkaz altından çıkaramayışını, yardım alamayışını şu sözlerle anlatıyor:

“İzmir’deki dayımı aradım, bize kepçe gönder diye. Abim orda can çekişiyor, kimse orada bir şey yapmadı. Abim belki sağ çıkardı, 45 yaşındaydı. Askerle kavga ettim, abim kapıda dedim, yerini gösterdim. Makine koyup, ölmüş dedi. Ses geliyordu, abimi çıkartın diye yalvardım. Şu an İzmir’de olan kardeşlerim beni suçluyor, sen niye çıkarmadın diye. Yapamadım… Enkazın yanından kovuldum, onların çocuğunun başına bu gelseydi, böyle yaparlar mıydı?

Abimi çıkaramadım, zor değil mi bu? Sağı solu aradım, ‘parası neyse vereyim’ dedim, ‘bana kepçe gönderin’ dedim. Borç da alırdım, bulurdum. Kadın halimle tek başıma uğraştım, benim burada kimsem yoktu, abim, hasta annem, çocuklarım ve ben. Abim yaşayacaktı, bedeninde hiç ezik yoktu, paramparça değildi. Tabuta koyamadık onu, selâsını okuyamadık, zor bir şey değil mi bu? Ben şimdi kimden hak talep edeyim, abim gitmiş… Lise 2’deki kızı Ankara’ya götürüldü, ayağından tedavi görüyor. Onu arayamıyorum, soramıyorum. Baban öldü nasıl diyeyim.”

İlgili Haberler